8 Kasım 2012 Perşembe

BOZKIR VE YAĞMUR



Bozkırda temmuz berrak bir deniz misali,
Suya hasret gözleri,
Sabahlar olur mu bilmem,
Gülüşü yakar güneş gibi bizleri,
Kısır kıraçların bağrında dikili,
Bozkır köy evleri,
Boynu bükük,
Beli bükük,
Gezer dedeleri,
Güle hasret güzelleri,
Merttir delikanlıları,
Serin serin esen yellerden,
Tepedeki bulutlardan,
Bir beklentileri var,
Kaşlarına inmiş Suna gelinin kakülü,
Horozları öter üüürüü üüürüüüüüü,
Bin yıllık geçmişleri var,
Umudun takılmış kanatları,
Sevdaları yakar ,dudakları,
Söyle ki ,
Varsak o uzak denize,
Gemiler yapıp yüzdürsek,
Sevda kokan illere,
Susma hiç deniz görmemişsen de sen,
Bir an.. bin yıla değer deniz görünce,
De ki:
Nerede olursak olsak
Yüreğimizin sesini duyalım,
Zehir olmuş acıları silelim,
Gönüle bağlanmış zincirimizi kıralım,
Yangın kalbimize yol verelim,
Acı ve kederleri atalım,
Biz varalım çok uzak denizlere,
Acılarımızı hafifletelim,
Nice insanlara kavuşalım,
Dertleri bırakalım,
Bir taraflara,
Çok gülüp eğlenelim,
Sevelim,sevilelim,
Suyun hiç ulaşmadığı çöller var,
Bir yanda olur, gazel  dökümü,
Bir yanda açar ,çiçek öbeki,
Bakma dudaklarımızın kuruluğuna,
''Gün doğmadan neler doğar ''
Demiş atalar,
Bakarsın yağmur yağar,
Düşer bozkırlara,
Sarar,etrafı toprak kokusu.









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder