6 Mart 2015 Cuma

DÜZENİ AYARLAMAK

Köyün birinde çobanlık yapan adamla oğlu, koyunlarını otlatırken, yaralı bir adam bulurlar. Adam kendinde değildir, üstü başı yırtılmış, derin bir çukurda hareketsiz yatmaktadır. Baba oğul yaralıyı çıkarırlar, küçük kulübelerine taşırlar, üstünü değiştirir, yaralarını sararlar, şifalı sütlerinden içirirler. Yaralı adam, bir kaç gün sonra iyileşmeye başlar.

   Bir hafta sonra çoban ve oğluna teşekkür eder ve

   - "Buradan nasıl gideceğim" der.

   Çobanın oğlu: - "Benim küçük kayığımla gidersiniz,onu size vereyim,denizden başka gidiş yolu yoktur" der.

   Yaralı adam,kabul eder:

   - "Sağolun,çok iyi yüreklisiniz,beni kurtardınız,tek kayığınızı da bana veriyorsunuz,bende size tavsiye verebilirim bu iyiliklerinize karşılık olarak" der.

   - Ne kadar darda kalırsanız kalın,sakın çalmayın.
   - Gereksiz yere cana kıymayın.
   - Yalan söylemeyin.
   - Her zaman büyüklerinize saygılı, küçüklerinize sevgiyle davranın.
   - Sizi Yaratanı unutmayın, size verdiklerine hep şükür edin.

   Çobanın oğlu, adamdan çok etkilenir, babasına : ''Baba izin ver ben bu bilge adamla gideyim, ondan feyz alayım, çoban olarak kalmayayım" der.

   Baba izin verir. Oğul adama sorar''Beni de yanınızda götürürmüsünüz,hem size yolu gösteririm, size yükte olmam. Adam, bir şartla...der.

- "Benim yapacağım şeylerin sebebini hiç sormayacaksın, bunu tutarsan gelebilirsin. Çocuk söz verir, yola çıkarlar.

   Bir hayli yol aldıktan sonra, fırtınaya tutulurlar, küçük kayık batmak üzereyken, eski bir yük gemisi onları gemiye alır. Delikanlı, kayığın küreklerini boğulma tehlikesine rağmen gemiye çıkarır, "'Belki lazım olur, denizde çürüyecek zaten" der. Gemi bir boğaza yaklaşırken,adam gemiyi delmeye başlar.Çocuk''Aman, ne yapıyorsunuz? Onlar bizi ölümden kurtardı, siz gemilerini batıracaksınız" der. Adam ''Bana soru sormamaya söz verdin, unutma" der. Delikanlı susar. Gemide bir telaş başlar,bir yandan suyu boşaltırlar, bir yandan yükü korumaya çalışırlar, neyse ki; limana sağ salim girerler.

   Adamla delikanlı, yollarına devam ederler. Bir köye gelirler,dinlenmek için bir han ararlar, bulamazlar. Köyün ağası onları misafir eder. Gece olunca adam, ağanın küçük oğlunu öldürür. Delikanlı, çok üzülür,hemen tepki gösterir" Siz ne yaptınız böyle? bizi misafir ettiler, yedirdiler, döşeklerini verdiler, siz onların tek oğlunu öldürdünüz. Adam hemen delikanlıyı susturur "Soru sorma, sonuna kadar bekle"der. Köyün ağası uyanmadan, oradan ayrılırlar, yola devam ederler. Uzun yollardan, bataklıklardan, çöllerden geçip, bir şehire ulaşırlar, yıkık bir duvarın dibine yığılırlar, delikanlı hemen uyur. Adam omuzundan sarsınca uyanır. Adam, delikanlıya ''Haydi uyan, şimdi uyumanın zamanı değil, sabah olmadan bu yıkık duvarı onarmalıyız " der. Delikanlı yine şaşırır ve sorar'' Hiç bir işe yaramayan bu duvarı niye onaracağız? Çok zor bir yolculuktan sonra dinlensek olmaz mı? Yarın gece onarırız, siz kimsiniz?" diye sormuş. Adam,''Bu son işim, sonra sana her şeyi anlatacağım, haydi şimdi bana yardım et, der. Birlikte, sabah olmadan duvarı onarırlar. Delikanlı, yorgunluktan ayakta duramayacak hale gelmiş, duvarın dibine düşmüş.

   Biraz soluklandıktan sonra,''Şimdi beni dinle" demiş delikanlıya, ben düzeni ayarlarım. Darda kalacaklara yardım ederim Gemiyi deldim, çünkü korsanların eline geçecekti, hepsi ölecekti, malları yağmalanacaktı, ben gemiyi delince, korsanlar saldırmaktan vaz geçti, (nasıl olsa batacak bu gemi,işimize yaramaz) dediler, hem onlara öyle bir hazine bıraktım ki; o gemiden daha yeni 10 gemi alırlar. Çocuğu öldürdüm, çünkü hastalıklıydı, pek çok insana bulaşacak ve salgın olacaktı. O ağanın bir oğlu daha olacak ve adil bir krallık sürecektir. Bu yıkık duvarı onardım, çünkü bu şehirde iki öksüz,yetim kardeş var, henüz çok küçükler, onlar büyüyünceye kadar duvar sağlam durursa,dibindeki hazineyi bulacaklar, çok kimseye yardım edecekler, iş verecekler.Delikanlı,adama tekrar sorar"

   - "Sen kimsin,adın nedir"

   Benim adım HIZIR. Peygamberim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder