26 Şubat 2015 Perşembe
BALYOZLA TAŞ
Bir zamanlar nazlı nazlı akan nehrin kenarında ağır bir taş varmış. Gelen geçen yolcular sırtını dayar yanında konaklarmış.
Günlerden bir gün bir balyoz unutmuşlar yanında ve arkadaş olmuş her ikisi. Her geçen gün arkadaşlıkları biraz daha pekişmiş. Günler günleri kovalamış ve aradan aylar geçmiş. Balyoz başlamış taşın eğri taraflarını görmeye. Düzelmeli diye düşünmüş. Arkadaşımın eğri tarafı olmamalı. Ben balyoz olduğuma göre onu düzeltebilirim demiş ve başlamış vurmaya. Her vuruşunda çatlıyor kırılıyor, kum taneleri etrafa saçılıyormuş. Fakat bir tarafı düzelirken başka tarafları eğriliyormuş. Yine düzelmedi deyip balyoz tekrar tekrar vuruyormuş. Her vuruşunda kum taneleri etrafa saçılıyor, nehrin sularına karışıyormuş. Etrafa saçılan sadece kum taneleri değilmiş aslında balyozun göremediği gözyaşları saklıymış arkasında. Taş hiç duymadığı kadar ızdırabı duyuyor, feryad ediyormuş. Balyozun taştan da katı olan duyguları bu feryadları hiç duymuyormuş.
Balyoz gece gündüz devam ediyormuş düzeltmeye. Bir gün karanlıklar yerini aydınlığa bıraktığında balyozun dünyası kararmış. Bir bakmış ki bir tanecik arkadaşı yok yanında . Taş bütün özelliğini kaybedip kum tanelerine dönüşmüş. Son kalan taneleri de karışırken nehrin sularına;
Bu arkadaşlıktan geriye sadece iki damla gözyaşı kalmış.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder