20 Şubat 2013 Çarşamba

LABİRENT

 

Yanlış aşkların güzergahında  park etmiş yüreğim,
Karanlığa sitem ,yıllara özlem çeker gibi kaybolmuş yıllarım,
Bunlara rağmen şehir dar geliyor benim gözlerime,
Daha ne yapmalı daha ne söylemeli dillerim?..
Bir temmuz daha soluyorsa gönlümün yangınlarında,

Divane ömrümün tek gerçeği ne?
Bom boş kalmış sokaklarda sabahlıyor  neden?
Tenha geçen ömrümün kabahati ne?
Bir ömür böyle daha kaç asır geçer mi?
Bu düğümü çözecek olan kim?...



Yenilmeye mahkum ömrümün kaç baharı kaldı ki?
Aynadaki gözler gülmüyor niye?
Kendime soruyorum..

 
Bir daha soruyorum,
Bilmediğim sorunun cevabı ne?
Herkes gibi yaşamak varken..

Ağlamak benim kaderim mi niye?
Bu kendinden tezat yüreğimin kırgınlığı kime?

Kuytu köşeler de dolanırken zaman,
Bir sığınak liman arıyor yorgun yüreğim,

Yaşanmamış gerçeklere inat,
Belki de benle son bulacak ,

Ayrılığın acısı,
Kimbilir belki de hiç bitmeyecek?
Ama nedense kalbimin içinde bulamıyorum sukunet,

Fırtına ekiyor sel biçiyorum,
Ve geçip giderken zaman neden canavar?

Günlerden geriye tek kalan ağarmış saçlarım;
Ellerimde kalan hıçkırıklar,
İnsan kalabalıklarında kaybolan ben,

Bir dönülmez yola giren ben,
Labirentin içinde kaybolmuş yollarım,
Çıkış yolu bulurum umuduyla savuluyorum oradan oraya...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder