1 MAYIS EMEĞİN BAYRAMI
BİRLİK, MÜCADELE VE DAYANIŞMA
GÜNÜ
1 Mayıs, bütün dünyada işçilerinin birlik dayanışma ve mücadelesini
simgeleyen gündür. İşçi sınıfının hak ve çıkarlarını kazanma mücadelesinin
içerisinde doğmuş ve işçi sınıfı mücadelesinin sembolü olarak gelenek halini
almıştır. Her yıl 1 Mayıslarda dünyanın çeşitli yerlerinde işçiler, din, dil,
ırk,cinsiyet ayrımı gözetmeksizin düzenledikleri etkinliklerle 1 Mayıs’ı
kutlamakta, güncel taleplerini dile getirmekte, insanca çalışma ve yaşama
koşulları talep etmektedirler.
Vahşi kapitalizme karşı insanca yaşama mücadelesi
Kapitalizmin ilk ortaya çıktığı dönemlerde, 1700’lerin sonlarında-1800’lerin
başlarında, işçiler için çalışma ve yaşama koşulları son derece kötüydü.
Kapitalizmin vahşi dönemi olarak adlandırılan bu dönemde işçiler uyumanın ve
yemek yemenin dışında kalan zamanları sürekli çalışıyorlardı. Günlük çalışma
süresi 16 saati buluyordu. Dinlenme, eğlenme kendine, eş ve çocuklarına,
yakınlarına zaman ayırma gibi insanı sosyal bir varlık yapan hiçbir şeye zaman
ve imkan yoktu. Böylesine ağır koşullarda çalışan ve yaşayan işçilerin
ömürlerinde pek uzun olmuyordu. O yıllarda işçilerin ortalama ömrü 35-40 yıl
civarındaydı.
O yıllarda işçiler hayatlarına kasteden bu çalışma süresinin azaltılması
hayati önemde bir talepti. Bu talep etrafında örgütlenen İşçiler,grevler
yapmaya,gösteriler düzenlemeye başladılar. Çok geçmeden bu mücadele ilk
sonuçlarını verdi. 1850′li yıllarda ABD ve İngiltere’de günlük çalışma süresini
10 saate indiren yasalar kabul edildi. Ancak işçiler 24 saat olan günün 8
saatini çalışmak, 8 saatini uyumak, 8 saatini de dinlenerek ve eğlenerek
geçirmek istiyorlardı.
1860′lı yıllarda ABD’de günlük çalışma süresini 8 saate indirmeyi amaçlayan
örgütlenmelere gidildi, dernekler kuruldu ve grevler, gösteriler yapıldı. Düşük
ücrete ve uzun iş gününe karşı sürdürülen bu mücadele 1. Enternasyonal’in 1866
yılında toplanan kongresinde yasal çalışma süresinin 8 saat olması talebinin
kabul edilmesiyle uluslar arası bir boyut kazandı.
1884 yılında 8 saatlik işgünü talebiyle başlayan mücadele 1866 yılından
itibaren giderek yükselmeye başladı. Düzenlenen grevler ve gösteriler güvenlik
güçleri tarafından zor kullanılarak bastırılmaya başlandı. 1884-1886 yılları
arasında ABD’de, Japonya’da Fransa’da Rusya’da 8 Saatlik iş günü talebiyle
grevler yapıldı.
1868’de ABD Kongresi 8 saatlik işgününe ait bir yasayı kabul etti. 1880’lı
yıllarda sekiz saatlik işgününün özel sektörde yaygınlaşması için Örgütlü
Meslekler Federasyonu tarafından büyük gösteriler düzenlendi.
1886 yılının Nisan ayına gelindiğinde ABD’de pek çok işyerinde 8 saatlik
işgünü mücadelesi grevler, direnişler sayesinde fiilen kazanılmıştı. O dönemde
ABD’de örgütlü iki işçi sendikasından biri olan Örgütlü Meslek ve İşçi
Sendikaları Federasyonu 8 saatlik işgünün yasallaşması talebiyle 1 Mayıs 1886
tarihinde ülke çapında grevler ve gösteriler düzenlenme kararı aldı.
1 Mayıs 1886 günü ABD’de 10’dan fazla kentte 350 bin dolayında işçinin
katıldığı gösteriler yapıldı. Şikago’daki 1 Mayıs gösterilerine ise 80 bin kişi
katıldı. Milwaukee kentinde düzenlenen gösteriye polis silahla müdahale etti.
Polisin göstericiler üzerine ateş açması neticesinde dokuz işçi öldürüldü.
Gösteriler sonrasında bazı işyerlerinde 10 saatlik iş günü 8 saate indirildi. 1
Mayıs’ın daha sonra İşçilerin Uluslar arası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü
olarak kutlanması esas olarak 1 Mayıs 1886’da düzenlenen gösterilerle
ilgilidir.
Bu arada ,3 Mayıs 1886 günü ise Şikago’da kurulu International Harvester
fabrikasında Şubat ayından beri süren grevi işveren grev kırıcıları kullanarak
kırmak istedi. Grevci işçiler, grev kırıcıları fabrikaya sokmak istemedi..
Grevcilerin üzerine polis tarafından açılan ateş sonucunda 6 işçi öldü. 6
işçinin öldürülmesini protesto etmek için 4 Mayıs 1886 günü Şikogo Samanpazarı’
nda bir protesto gösterisi düzenlendi. Olaysız biçimde süren gösteriyi dağıtmak
isteyen polis işçilere saldırdı. Bu arada kimin tarafından atıldığı bugün bile
hâlâ belirlenemeyen bir bomba 8 polisin ölmesine yol açtı. Bu sırada polisin
göstericiler üzerine açtığı ateş neticesinde ise 4 işçi öldü.
Atılan bomba bahane edilerek 8 sendikacı tutuklandı. Yapılan yargılamada
tutuklanan sendikacıların polislere atılan bomba ile bağlantılı olduklarına dair
ne bir kanıt, ne de bir şahit bulunabildi. Ancak yaratılan işçi ve sendika
düşmanı hava nedeniyle juri zanlıları suçlu kabul etti. 8 sendikacının 7′si
idama mahkum edildi. 5′inin cezaları onaylandı ikisinin cezaları müebbed hapse
çevrildi. İdamı onaylananlardan Louis Lingg tutulduğu cezaevinde devlete göre
intihar etti, sendikacılara göre ise öldürüldü. Diğer 4 sendikacı George Engel,
Adolph Fischer, Albert Parsonsve August Spies 11 kasım 1887 tarihinde idam
edildiler.
İdamların üzerinden altı yıl geçtikten sonra hapiste bulunan 3 sendikacı
eyalet valisi tarafından 1893 yılında affedildi. 4 Mayıs 1866’da
Samanpazarındaki gösteriye ateş açma emrini veren polis şefleri görevi kötüye
kullanmaktan dolayı 1889 yılında meslekten ihraç edildiler.
1 Mayıs’ı kutlama kararı ne zaman alındı ?
Amerikan İşçi Federasyonu adını alan Örgütlü Meslek ve İşçi Sendikaları
Federasyonu 1888 Aralık ayında yaptığı kongrede 8 saatlik işgünün kabul edilmesi
için 1 Mayıs 1890’da gösteriler düzenlenmesi kararı aldı.
1888 ve 1889 yıllarında belirli bir günün uluslararası birlik mücadele ve
dayanışma günü olarak kutlanması amacıyla çeşitli öneriler gündeme getirildi. 2.
Enternasyonalin (Uluslararası İşçi Derneği) 1889 Paris kongresinde ise Amerikan
İşçi Federasyonunun kararına atıfta bulunularak 8 saatlik işgünü için 1 Mayıs’da
bütün dünyada 8 saatlik işgünü için uluslararası gösteriler düzenlenmesi
benimsendi. 1 Mayıs’ın İşçi sınıfının uluslararası düzeyde birlik mücadele ve
dayanışma günü olması kabul edildi.
Aradan yıllar geçti, işçi sınıfı 8 saatlik işgününü kazandı. Ama 1 Mayıs bir
asırdan aşkın bir süredir her yıl çeşitli talepler etrafında işçi sınıfının
uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak kutlanmaya devam etti
Türkiye’de 1 Mayıslar
Türkiye’de 1 Mayısların tarihi yüzyıllık bir geçmişe sahiptir. Koşullar ne
olursa olsun ülkemizde 1 Mayıslar Osmanlıdan başlayarak hep kutlanmıştır.
Ülkemizde 1 Mayıs’ların tarihi Osmanlı İmparatorluğu döneminden başlar.
1872’de ilk grev gerçekleşir. Fakat baskı dönemi işçi hareketinin gelişmesine
izin vermez, işçi hareketi açısından bir suskunluk dönemi başlar. Uzun bir baskı
ve sessizlik döneminin ardından 1908′de Meşrutiyetin ilanıyla birlikte işçiler
arasında hareketlenmeler yeniden başlar. İlk 1 Mayıs 1909’da Üsküp’te Türk,
Bulgar,Sırp işçilerinin katılımıyla düzenlenen bir gösteri ile kutlanır.
Ardından gelen yıllarda; 1910’da Selanik’te,1911’de Üsküp, Selanik, İstanbul ve
Edirne’de,1912’de Selanik ve İstanbul’da düzenlenen yürüyüşlerle ve mitinglerle
kutlandı.Bu mitinglerde seçme seçilme hakkının herkese tanınmasından, grev
yasasına, emeğin haklarını koruyacak kanunların çıkartılmasına kadar pek çok
konudaki talepler dile getirildi.
1913 Yılında 1 Mayıs kutlamalarına yasak geldi. Bu yasaklama yüzünden 1 Mayıs
açık toplantılarla kutlanamadı. Yasak 1914 yılının 1 Mayıs’ında da sürdü.
Birinci Dünya savaşı yıllarında ise 1 Mayıs kutlanamadı.
1 Mayıs 1920’de bu kez işçiler işgal altındaki İstanbul’da 1 Mayıs’ı
kutlamama kararı aldılar. İstanbul’da yayınlanan ikdam gazetesi 1 Mayıs 1920
tarihli sayısında “amele sınıfının ülkedeki olağanüstü durumu göz önüne alarak
işi bırakmayacağı” belirtiliyordu. Aynı yıl başta Trabzon olmak üzere Karadeniz
bölgesinin çeşitli illerinde düzenlenen yürüyüş ve mitinglerle 1 Mayıs
kutlandı.
1921 Yılında işgal kuvvetlerinin 1 Mayıs’ı yasaklama girişimi sökmedi.
Tramvay, Vapur ve fabrika işçileri iş bırakarak Kağıthane’de toplandılar ve
burada 1 Mayıs’ı kutladılar.
1922 Yılında 1 Mayıs İstanbul ve Ankara’da iş bırakma ve mitinglerle
kutlandı.
1923 Yılında toplanan İzmir İktisat Kongresi 1 Mayıs’ın Türkiye İşçileri
Bayramı olmasını benimsedi.Bu yılın 1 Mayıs’ı ise İstanbul, Ankara, İzmir ve
Adapazarı’nda kutlandı. Mesai kanunun çıkartılması, İzmir İktisat Kongresinde 1
Mayıs’a ilişkin alınan kararın gereğinin yerine getirilmesi bu 1 Mayıs’ın önemli
talepleri arasında yer aldı.
Cumhuriyetin ilanından sonraki ilk 1 Mayıs yine engellemelerle karşılaştı.
Hükümet 1924 Yılında 1 Mayıs’ın kutlanmasını yasakladı. Ancak yine de 1 Mayıs
kutlandı. Umum Amele Birliği’nin Ankara’da bulunan Genel Merkez’inde düzenlenen
toplantıda 1 Mayıs kutlandı.
1925 Yılında Şeyh Sait isyanı sırasında çıkarılan “sus kanunu” olarak bilinen
Takrir-i Sükun Kanununa dayanılarak Amele Teali Cemiyetinin yürüyüş ve miting
düzenlemesine izin verilmedi. Bunun üzerine 1 Mayıs salon toplantısıyla
kutlandı. 1 Mayıs kutlamalarına katılanlar, 1 Mayıs’ın anlam ve önemi üzerine
broşür yayınlayanlar tutuklandı, İstiklal Mahkemelerinde yargılanarak hapse
mahkum edildiler.Böylece 1 Mayıs üzerindeki şiddet ve yasaklamaların dozu artmış
oldu.
1926 yılından başlayarak 1975 yılına kadar 1 Mayıslarda açık kutlama
yapılamadı, her 1 Mayıs öncesinde kutlamaları engellemek üzere emekçiler ve
aydınlar arasında yoğun tutuklamalara girişildi. Bunun tek istisnası 1927 yılı
oldu. 1927 yılında Amele Teali Cemiyetine “kamu taşıtlarının işlemesine engel
olmamak” koşuluyla izin verildi. İşçiler Amele Teali Cemiyetinin merkezinde
toplanıp bayramlaştılar ve Kağıthane’de düzenlenen toplantıyla 1 Mayıs’ı
kutladılar.Ancak kutlama izinli olmasına karşın kutlama sonrasında tutuklamalar,
işten atmalar vb. durumlar yaşandı.
1926’dan 1975 yılına kadar süren yasaklama döneminde 1 Mayıs çeşitli
biçimlerde kutlandı. Kutlamalar, rozet veya işaret takma, fabrikada bayramlaşma,
kır gezileri vb. düzenleme gibi çeşitli biçimlerde ama işçi sınıfının birlik ve
mücadele ve dayanışma ruhunu sürekli diri tutarak kutlandı. 27 Mayıs 1960’da
gerçekleşen askeri müdahale sonrasında her 1 Mayıs öncesi gelenek halini alan
baskı ve tutuklamalara son verildiyse de 1 Mayıs’ın yasal olarak kutlanmasına
izin verilmedi.
1925 yılında çıkarılan bir yasa ile 1 Mayıs bahar ve çiçek bayramı olarak
ilan edildi. 1935 Yılında çıkarılan Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkındaki
Kanununda 1 Mayıs Bahar ve Çiçek Bayramı olarak kabul edildi. Ancak bu genel
tatil gününde, diğer genel tatil günlerinde olduğu gibi çalışanlara ücret
ödenmeyecekti. 1951 yılında çıkarılan bir kanunla işçilere genel tatil günü olan
1 mayıs’ta yarım günlük ücret ödenmesi 1956 yılında ise tam gün ücret ödenmesi
kabul edildi.
Yarım yüzyıl sonra ilk yasal 1 Mayıs kutlaması 1975 yılında İstanbul
Tepebaşı’nda bir düğün salonunda yapıldı.
Türkiye’de 1 Mayıs’ın ilk kez büyük ve görkemli bir mitingle kutlanması 1976
yılında oldu. DİSK tarafından düzenlenen1 Mayıs kutlaması Beşiktaş’tan yürüyüşle
başladı ve Taksim Meydanı’nda mitingle sürdü. On binlerce işçinin katıldığı
yürüyüş ve mitingde işçi sınıfının güncel talepleri dile getirildi.
1977 1 Mayıs’ı ise 1976’ya göre daha kalabalık, daha görkemli bir biçimde
başladı. Taksim Meydanında düzenlenen miting için kalabalıklar bu kez Beşiktaş
ve Saraçhane olmak üzere iki koldan yürüdü. Mitingi DİSK organize etmişti.
Aydınlar, toplumsal muhalefet örgütleri de işçilerle beraber alandaydı. Yaklaşık
500 bin kişinin katıldığı miting, DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’in konuşması
sırasında kimliği belirsiz kişilerin açtığı ateş sonucunda kana bulandı. 37 Kişi
Taksim Meydanı’nda yaşamını yitirdi.
Katiller yakalanacak yerde sendikacılar işçiler gözaltına alındı. Aralarında
DİSK yöneticilerinin de bulunduğu bir çok işçi gözaltına alındı ve tutuklandı.
Aradan geçen bunca zamana rağmen olayın failleri hala bulunamadı. 3 Kasım 1996
yılında Susurluk Kazası sonrasında ortaya dökülen kirli ilişkiler 1 Mayıs 77’nin
sorumlularına ilişkin ipuçları ortaya koyduysa da herhangi bir sonuç
alınamadı.
Bu katliam 1978 1 Mayıs kutlamasını engelleyemedi.İşçiler bir önceki yıl
olduğu gibi bir kez daha aynı kalabalık ve güçle DİSK’in düzenlediği mitingde
Taksim Meydan’ında buluştular.Bu mitingin en önemli talebi 1 Mayıs 77’nin
faillerinin bulunmasıydı.
1979 ve 1980 1 Mayısları çeşitli engellemelerle
karşılaştı. İstanbul’da kutlamalara izin verilmedi, İstanbul’da sokağa çıkma
yasağı ilan edildi, kitlesel tutuklamalar yapıldı.
12 Eylül darbesi ile birlikte 1 Mayıs tamamen engellendi ve 12 Eylülcüler 1
Mayısı genel tatil günü olmaktan çıkardılar.
12 Eylül sonrasında 1 Mayıs kutlamaları
12 Eylül sonrasının ilk yasal kutlama girişimi 1988 yılında oldu. Türk-İş
üyesi Kristal-İş, Petrol-iş,Tümtis, Deri-İş sendikaları ile daha sonra Basisen’e
katılan Banks ve daha sonra Maden-İş sendikası ile birleşerek Birleşik Metal-İş
Sendikasını oluşturan Otomobil-iş sendikaları kurdukları tertip komitesi ile
İstanbul Valiliğine başvurarak 1 Mayıs’ı yasal olarak kutlamak istediler. Ancak
Valilik 1 Mayıs’ın yasal olarak kutlanmasına izin vermedi. Buna rağmen 1 Mayıs
günü Taksim’e çıkmak isteyen sendikacılar polisin saldırısıyla karşılaştı. 81
İşçi, temsilci ve sendikacı gözaltına alındı ve bunlardan bir kısmı
tutuklandı.
1989 Yılında bir kez daha yasal olarak kutlama girişiminde bulunuldu. Türk-İş
üyesi Kristal-İş,Petrol-İş, Tümtis, Deri-İş, Basın-İş ile bağımsız Otomobil-İş,
Banks ve Laspetkim-İş sendikalarının 1 Mayıs’ı kutlama isteği, kutlamanın önünde
herhangi bir engel bulunmamasına rağmen yasaklandı. 1 Mayıs günü 1Mayıs’ı
kutlamak üzere Taksim meydanına çıkmak isteyenler yeniden polisin sert tutumuyla
karşılaştılar. Polisin açtığı ateş sonucu Mehmet Akif Dalcı adında 17 yaşında
genç bir işçi hayatını kaybetti. Mecidiyeköy ve Taksim’de pek çok tutuklamalar
oldu.
1990’da 1 Mayıs’ın üzerindeki yasağa rağmen, 1 Mayıs’ı korku ve şiddet günü
gibi göstermek isteyenlere inat fabrikalarda, işyerlerinde yüzbinlerce işçinin
katılımıyla kutlandı. Fabrikalarda, 1 mayıs bildirileri okundu, türküler
söylenip, halaylar çekilerek 1 Mayıs kutlandı. Bu arada Taksim’de 1 Mayıs’ı
kutlamak isteyen grubun üzerine açılan ateş sonrasında bir genç kız felç oldu.
Bu yılki 1 Mayıs kutlamalarına ilişkin en ilginç gelişme Hak-İş’in tarihinde ilk
kez 1 Mayıs’ı kutlaması oldu.
1991 yılında 1 Mayıs yine fabrikalarda, işyerlerinde kutlandı.1989 yılından
başlayarak 1 Mayıs’a ilişkin tutumunu değiştiren Türk-İş de hem Genel
Merkez’inde hem de çeşitli il temsilciliklerinde düzenlediği kapalı salon
toplantıları ile 1 Mayıs’ı kutladı.
1992 1 Mayıs’ında Türk-İş, Hak-İş ve DİSK Ankara’da salon toplantısı ortak
bir kutlama gerçekleştirdi. Üç konfederasyonun ortak açıklaması işyerlerinde
okundu.12 Eylül’den sonra ilk 1 Mayıs mitingi de bu yıl oldu.İstanbul
Gaziosmanpaşa Meydanı’nda Sosyalist Parti tarafından bir miting düzenlendi.
1 Mayıs yeniden alanlarda
1993 yılında işçiler yeniden meydanlarda 1 Mayıs’ı kutlamaya başladılar.
Türk-İş 1 Mayıs’ı İstanbul’da Abide-i Hürriyet Meydanında düzenlenen bir
mitingle kutladı.Türk-İş tarihinde ilk kez gerçekleşen bu alanda kutlamaya 60
bin civarında işçi katıldı. DİSK ise aynı gün İstanbul Pendik Meydanı’nda
düzenlediği mitingle 1 Mayıs’ı kutladı.
1994 1 Mayıs’ı ortak kutlamanın yapıldığı, emekçilerin taleplerinin hep bir
ağızdan ve birlikte haykırıldığı bir yıl oldu.Demokrasi Platformu içinde yer
alan Türk-İş,DİSK, Hak-İş ve daha sonra KESK’i kuracak olan Kamu Çalışanları
Sendikaları Platformu İstanbul’da Abide-i Hürriyet Meydanında ortak bir mitingle
1 Mayıs’ı kutladı.
1995 Yılında da 1 Mayıs Demokrasi Platformu tarafından ortak bir biçimde
kutlandı. Ancak bu kez Hak-İş bu ortak kutlamanın içinde yer almadı, ayrı
kutladı. Demokrasi Platformu tarafından organize edilen ortak mitingler
İstanbul, İzmir, Mersin, Adana ve Ankara’da yapıldı.
İşçilerin 1 Mayıs’a ilişkin önyargıları kırıldıkça, işçiler 1 Mayıs’a
ısındıkça, 1 Mayıslarda alanları doldurup taleplerini haykırdıkça, 1 Mayıs’ı
korku ve şiddet günü göstermek isteyen karanlık güçler bundan rahatsız oldular
ve bu güçler 1996 1 Mayıs’ında yeniden sahneye çıktılar.İstanbul Kadiköy’de
Türk-İş, DİSK, Hak-İş ve KESK tarafından düzenlenen mitingin yürüyüşü daha
başlamadan arama noktalarında çıkan bir arbedede polis silah kullandı ve üç kişi
öldü. Bu olayın etkisiyle tırmanan gerilim provakasyona dönüştü. Şiddeti siyasal
tarz olarak benimseyen bazı gruplar kürsüyü işgal etti. Miting sonrasında
Kadıköy Meydanında yer yer yağmaya varan olaylar yaşandı.
1996 Yılında yaşanan 1 Mayıs’ın meşrulaştırılması ve kitleselleşmesini
gölgelemeye dönük provakasyon tutmadı. 1997 1 Mayıs’ında işçiler yine
alanlardaydı. İstanbul, Ankara, Adana, Mersin, İzmir, Antalya, Denizli ve
Uşak’ta yürüyüş ve miting düzenlendi. Bu yılki 1 Mayıs kutlamalarını Türk-İş,
DİSK ve KESK birlikte organize ettiler. Merkezi miting İstanbul’da Çağlayan
Meydanı’nda yapıldı.
1998 Yılı 1 Mayıs’ı “Şimdi Demokrasi Zamanıdır” temel sloganı ile ifade
edilen, demokrasi ve özgürlük talebinin, güvenli bir gelecek isteğinin dile
getirildiği mitinglere sahne oldu.12 Eylül sonrasında İlk kez bu yıl 1 Mayıs
yaygın biçimde kutlandı. Türk-İş, Hak-İş, DİSK ve KESK tarafından İstanbul,
Ankara, İzmir, Mersin, Adana, Çanakkale, Diyarbakır, Malatya, Gaziantep ve
Samsun başta olmak üzere pek çok ilde ve ilçede 1 Mayıs kutlandı
1999 1 Mayıs’ı işçi konfederasyonları ve çeşitli toplumsal muhalefet
örgütlerinden 15 Örgütün bir araya gelmesiyle oluşturulan EMEK PATFORMU
tarafından kutlandı. İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin, Adana, Kocaeli,
Lüleburgaz, Gebze, Eskişehir, İskenderun, Kayseri, Trabzon, Silifke ve
Divriği’de mitingler yapıldı. 1999 1 Mayıs’ında dikkat çeken nokta büyük
kentlerin yanı sıra emekçilerin yoğun olarak bulunduğu ilçe merkezlerinde de 1
Mayıs mitinglerinin düzenlenmiş olmasıydı.
2000’li yılların ilk 1 Mayıs’ını emekçiler farklı bir havada karşıladılar.
1999 yılının 3 Aralık günü ABD’nin Seatlle kentinde ardından da 16 Nisan 2000
tarihinde Washington’da insanlığı işsizliğin, yoksulluğun pençesine iten
küreselleşme politikalarına karşı gösterilerin etkisiyle dünya emek örgütleri
2000 1 Mayıs’ı için “Küresel Saldırıya Karşı Küresel Direniş”sloganını temel
belgi olarak benimsemişlerdi. Türkiye’de 1 Mayıs’ı kutlamak üzere bir araya
gelen Türk-İş, Hak-İş, DİSK ve KESK 1 Mayıs 2000 için temel sloganı “Küresel
saldırıya karşı güç birliği olarak benimsemişlerdi. İstanbul, Ankara, İzmir,
Samsun, Gaziantep, Diyarbakır, Mersin, Malatya, Tunceli’de düzenlenen
mitinglerde çalışanlar sosyal devletin korunmasını istediler ve iş güvencesi
talep ettiler.
2000 ile 2008 arasıda 1 Mayıslar çoğu defa konfederasyonların ortak
mitingleriyle kutlandı.
2008 1 Mayıs kutlaması için Türk-İş, DİSK ve KESK Taksim’de kutlamak için
başvuruda bulundu. Fakat valilik izin vermedi. Buna rağmen 1 Mayıs’ı kutlamak
için Osmanbey’de toplanan Türk-İş, DİSK ve KESK’e bağlı sendikaların üyeleri
yoğun bir baskı ile karşı karşıya kaldılar.
2009 1 Mayıs’ını Türk-İş Kadıköy’de kutladı. DİSK ve KESK ise Taksim’de
kutlamak için girişimde bulundu. Yine izin verilmedi Ancak bütün engellemelere
rağmen sınırlı sayıda da olsa Taksim meydanına çıkan işçiler, emekçiler Taksim
Meydanı’nda 1 Mayıs kutlamasını gerçekleştirdi.
2010, 2011 ve 2012 yıllarında 1 Mayıs Taksim’de görkemli törenlerle ve
yığınsal katılımla kutlandı.
1 Mayıs’ı doğru anlamak
Türkiye’de siyasal iktidarlar ve egemen sınıflar 1 Mayıs’ın anlamını
çarpıtarak kitleselleşmesini engellemek istemişlerdir. Çünkü 1 Mayıs işçi
sınıfının ısrar ve inatla sürdürülen mücadeleden kazanılarak çıkılabileceğini
gösteren önemli bir olgudur. Bu yüzden egemen sınıflar 1 Mayısları baskı ve
şiddet yoluyla yasaklamakla yetinmemiş, yazılı ve görsel basında dahil olmak
üzere elindeki bütün araçları kullanarak 1 Mayıs’a karşı kirli ideolojik bir
mücadele sürdürmüştür.
Bu kirli ideolojik mücadelede kullanılan en belirgin yalan İşçi sınıfının
birlik mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ın “komünist bayramı” olduğu
yalanıydı. Bu yalan, bütün dünyada emekçilerin alanları doldurduğu gün Türkiyeli
işçileri alanlardan uzak tutmak için uydurulmuş bir yalandır.1 Mayıs işçi
sınıfının mücadelesi içinde doğmuş ve bu mücadelenin bir parçası olarak gelenek
halini almıştır. Bir asırı aşkın bir süredir dünyanın çeşitli yerlerinde din,
dil, ırk, politik görüş ayrımı yapılmaksızın işçi sendikalarının
düzenlediği,organize ettiği etkinliklerle kutlanmaktadır. Ülkemizden Türk-İş,
Hak-İş, DİSK ve KESK’in üyesi olduğu Dünya Özgür İşçi Sendikaları Konfederasyonu
(ICFTU) da uzun yıllardır 1 Mayıs’ı kutlamaktadır.
1990’lı yıllardan başlayarak 1 Mayıslar işçilerin bayramı olduğu, uluslar
arası birlik, mücadele ve dayanışma günü olduğu iyice benimsenmiştir. Bu
benimseme neticesindedir ki geçmişte 1 Mayıs’a karşı mesafeli yaklaşımlara sahip
olan Türk-İş ve Hak-İş’in tutumunda değişiklikler olmuş 1 Mayısların
kutlanmasında sorumluluk ve görev üstlenmişlerdir.
Soğuk savaş döneminin sona erip, 1 Mayıs’ın “komünist Bayramı” olduğu yalanı
işe yaramaz hale gelince egemenler bu kez de 1 Mayıs’ı korku ve şiddet günü gibi
göstermeye çalışarak 1 Mayıs’la işçilerin arasına yeni mesafeler sokmaya
çalışmışlardır. Bazı sorumsuz grupların provakasyonları da bu amaca hizmet
etmiştir. 1 Mayıslarda poliste izinler kaldırılır, sadece istanbulda o gün 20-30
bin civarında polis görevlendirilir, abartılı güvenlik önlemleriyle bütün
Türkiye olağanüstü bir gün yaşar. Oysa 1 Mayıs korku şiddet günü değil,
çalışanların, dostluk, barış, kardeşlik günüdür. İşçiler her zaman 1 Mayıslara
düğüne, bayrama, şenliğe gider gibi hazırlanmışlardır.
1 Mayıs ne solcuların bayramıdır, ne de korku ve şiddet günüdür. 1 Mayıs
hangi partiye oy verirse versin, hangi politik yaklaşımı savunursa savunsun,
dini, dili, ırkı ne olursa olsun ayrımsız tüm çalışanların, emekçilerin birlik
mücadele ve dayanışma günüdür. Barış,dostluk ,kardeşlik günüdür. Yalanlar,
çarpıtmalar, provakasyonlar, hileli yönlendirmeler bu gerçeği değiştiremedi,
değiştiremeyecektir.
1 Mayıs Resmi Tatil Artık
Türkiye işçi sınıfının, sendikaların en önemli taleplerinden biri olan “1
Mayıs’ın resmi tatil olması” nihayet 2009 yılında gerçekleşti. 1 Mayıs işçi
sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 27 Nisan 2009 tarihinde Resmi
Gazete yayınlanan kanunla “Emek ve Dayanışma Günü” olarak resmi tatil ilan
edildi. Bu kanun, işçi sınıfının büyük ve ağır bedeller ödenen mücadelesinin
sonucunda ortaya çıkmış önemli bir kazanımdır.
Yeniden 1 Mayıs
1 Mayıs sadece bir gelenek değil aynı zamanda güncel
talepler etrafında her gün yenilenen bir mücadeledir. İşçiler 1 Mayıs’ın
mücadele deneylerinin ışığında her yıl yeni taleplerle işverenlerin ve siyasal
iktidarların karşısına çıktılar. Bu son dönemde yaşananlar ise 1 Mayısın doğduğu
dönemde yaşananlar arasında büyük bir benzerlik ortaya çıkıyor.1 Mayıs’ın
üzerinden geçen 124 yıl sonra çalışma saatlerinin düşürülmesi mücadelesi yeniden
emekçilerin daha iyi yaşama mücadelesinin önemli bir parçası haline gelmiştir.1
Mayıs’ın doğduğu vahşi kapitalizm dönemi diye adlandırılan tarihsel dönemdeki
çalışma ve yaşama koşulları emekçilere dayatılmaktadır. Emekçiler bu dayatmanın
karşısına etkin ve kararlılıkla savunulacak politikalar ile çıkmalıdırlar.
Çalışma saatlerinin düşürülmesi böyle politikanın güçlü ayaklarından
biridir.
Kaldı ki çalışma saatlerinin düşürülmesinin savunulması geldiğimiz tarihsel
uğrakta bir zorunluluktur. Bir yandan uygulanan ekonomik politikalar, öte yandan
üretim sürecinde kullanılmaya başlanan yeni teknoloji işsiz sayısının hızla
artmasına yol açmaktadır. Böyle bir ortamda istihdamın artırılması için ve
herkesin çalışabilmesi için herkesin daha az çalışması gereklidir.
