30 Mayıs 2014 Cuma
ZAMAN DEDİĞİN
10 yılın değerini anlamak için,
yeni boşanmış çifte sorun.
1 yılın değerini anlamak için,
Sınıfını geçemeyen bir öğrenciye sorun.
9 ayın değerini anlamak için
yeni doğum yapmış bir anneye sorun.
1 ayın değerini anlamak için,
Dünyaya prematüre bebek getiren bir anneye sorun.
1 haftanın değerini anlamak için,
Haftalık derginin editörüne sorun.
1 saatin değerini anlmak için,
buluşmak için birbirini bekleyen aşıklara sorun.
1 dakikanın değerini anlamak için,
uçak,tren,veya otobüsü kaçıran birine sorun.
1 saniyenin değerini anlamak için,
Kaza geçirmiş bir insana sorun.
1 milisaniyenin değerini anlamak için,
Olimpiyatlarda gümüş madalya almış birine sorun.
4 MAHALLELİ KASABA
Küçük bir kasabanın dört ayrı mahallesi varmış. Birinci mahallede Evetama'lar yaşıyormuş. Evetama'lar ne yapılması gerektiğini bildiklerini düşünürlermiş. Yapma zamanı geldiğinde ise "evet, ama" diye cevap verirlermiş. Cevapları hep yanlış olurmuş. Suçu başkalarına atmakta da ustaymışlar. İkinci mahallede Yapıcam'lar yaşarmış. Ne yapacaklarını bilirlermiş. Kendilerini yapacakları şeye adım adım hazırlarlarmış, ama yapacakları sırada şanslarını kaçırdıklarının farkına varırlarmış. Bu mahallede insanların dizleri dövülmekten yara bere içindeymiş. Yaşamı ertelememek için verdikleri kararı bile ertelerlermiş. Üçüncü mahallede yaşayan Keşkeci'lerin, hayatı algılama güçleri mükemmelmiş. Neyin yapılması gerektiğini daima en isabetli şekilde bilirlermiş ama, her şey olup bittikten sonra. Keşke'cilerin de başları kanarmış hep, duvarlara vurmaktan! Kasabanın en yeşil bölgesinde, en güzel evlerin olduğu mahallede ise İyikiyaptım'lar otururmuş. Keşkeci'ler bu mahallede yürüyüşe çıkar, etrafa hayranlıkla bakarlarmış. Yapıcam'lar Keşkeci'lerle birlikte bu mahallede yürüyüşe çıkmak ister ama bir türlü fırsat bulamazlarmış. Evetama'lar ise mahallenin güzelliğini görmek yerine, ağaçların gölgelerinin yeterince geniş olmadığından, güneşin daha erken saatte doğması gerektiğinden şikayet ederlermiş. İyikiyaptım mahallesindeki insanların kusuru da, beyinlerinde mazeret üretme merkezlerinin olmayışıymış!
YANKI
Bir adam ve oğlu ormanda yürüyüş yapıyorlarken birden oğlan takılıp
düşüyor ve canı yanıp "AHHHHH" diye bağırıyor. İleride bir dağın
tepesinden "AHHHHH" diye bir ses duyuyor ve şaşırıyor. Merak
ediyor ve "SEN KİMSİN?" diye bağırıyor. Aldığı cevap "SEN
KİMSİN?" oluyor. Aldığı cevaba kızıp "SEN BİR KORKAKSIN"
diye tekrar bağırıyor. Dağdan gelen ses "SEN BİR KORKAKSIN" diye
cevap veriyor.
Çocuk babasına dönüp "BABA NE OLUYOR BÖYLE?" diye soruyor.
"OĞLUM" diyor adam, "DİNLE VE ÖĞREN!" ve dağa dönüp
"SANA HAYRANIM" diye bağırıyor. Gelen cevap "SANA
HAYRANIM" oluyor. Baba tekrar bağırıyor, "SEN MUHTEŞEMSİN!".
Gelen cevap "SEN MUHTEŞEMSİN!". Oğlan çok şaşırıyor, ama halen
ne olduğunu anlayamıyor.
Babası açıklamasını yapıyor. "İnsanlar buna `Yankı` derler, ama
aslında bu `Yaşam`dır. Yaşam daima sana verdiklerini geri verir. Yaşam yaptığımız
davranışların aynasıdır. Daha fazla sevgi istediğin zaman, daha çok sev!
Daha fazla şevkat istediğinde, daha şevkatli ol! Saygı istiyorsan
insanlara daha çok saygı duy. İnsanların sabırlı olmasını istiyorsan sen
de daha sabırlı olmayı öğren. Bu kural yaşamımızın bir parçasıdır,
her kesiti için geçerlidir."
Yaşam bir tesadüf değil, yaptıklarınızın aynada bir yansımasıdır.
HAYATIN ANLAMI
HAYATIN ANLAMI
Eski zamanların birinde bir adam hayatın anlamının ne olduğuna takmış kafayı...
Eski zamanların birinde bir adam hayatın anlamının ne olduğuna takmış kafayı...
Bulduğu hiçbir yanıt ona yeterli gelmemiş ve başkalarına sormaya karar vermiş.. Ama aldığı yanıtlar da ona yetmemiş. Fakat mutlaka bir yanıtı olmalı diyormuş.. Ve dolaşıp herkese bunu sormaya karar vermiş.. Köy, kasaba, ülke dolaşmış, bu arada zaman da durmuyor tabii ki ...
Tam umudunu yitirmişken bir köyde konuştuğu insanlar ona
-Şu karşı ki dağları görüyor musun, orada yaşlı bir bilge yaşar istersen ona git belki o sana aradığın yanıtı verebilir, demişler.
-Şu karşı ki dağları görüyor musun, orada yaşlı bir bilge yaşar istersen ona git belki o sana aradığın yanıtı verebilir, demişler.
Çok zorlu bir yolculuk sonunda Bilgenin yaşadığı eve ulaşmış adam. Kapıdan içeri girmiş ve bilgeye hayatın anlamının ne olduğunu sormuş .. Bilge “sana bunun yanıtını söylerim ama önce bir sınavdan geçmen gerekiyor” demiş . Adam kabul etmiş. Bilge bir çay kaşığı vermiş adamın eline ve içine de silme bir şekilde zeytinyağı doldurmuş.
- Şimdi çık ve bahçede bir tur at, tekrar buraya gel ... Yalnız dikkat et, kaşıktaki zeytinyağı eksilmesin, eğer bir damla eksilirse kaybedersin..
Adam, gözü çay kaşığında, bahçeyi turlayıp gelmiş. Bilge bakmış evet demiş "kaşıkta yağ eksilmemiş, peki bahçe nasıldı?"
- Şimdi çık ve bahçede bir tur at, tekrar buraya gel ... Yalnız dikkat et, kaşıktaki zeytinyağı eksilmesin, eğer bir damla eksilirse kaybedersin..
Adam, gözü çay kaşığında, bahçeyi turlayıp gelmiş. Bilge bakmış evet demiş "kaşıkta yağ eksilmemiş, peki bahçe nasıldı?"
Adam şaşkın...
- Ama demiş ben kaşıktan başka bir yere bakmadım ki ...
- Şimdi tekrar bahçeyi dolaşıyorsun, kaşık yine elinde olacak ama bahçeyi inceleyip gel, demiş Bilge...
Adam tekrar bahçeye çıkmış, gördüğü güzelliklerle büyülenmiş, muhteşem bir bahçedeymiş çünkü ... Geri geldiğinde bilge adama "bahçe nasıldı" diye sormuş ... Adam gördüğü güzellikler karşısında büyülendiğini anlatmış. Bilge gülümsemiş "ama kaşıkta hiç yağ kalmamış" demiş ve eklemiş:
- Hayat senin bakışınla anlam kazanır. Ya sadece bir noktayı görürsün, hayatın akıp gider, sen farkına varmazsın... Ya da görebileceğin tüm güzelliklerin tam ortasında hayatı yaşarsın, akıp giden zamanın anlam kazanır ... Hayatının anlamı senin bakışlarında gizli.
- Ama demiş ben kaşıktan başka bir yere bakmadım ki ...
- Şimdi tekrar bahçeyi dolaşıyorsun, kaşık yine elinde olacak ama bahçeyi inceleyip gel, demiş Bilge...
Adam tekrar bahçeye çıkmış, gördüğü güzelliklerle büyülenmiş, muhteşem bir bahçedeymiş çünkü ... Geri geldiğinde bilge adama "bahçe nasıldı" diye sormuş ... Adam gördüğü güzellikler karşısında büyülendiğini anlatmış. Bilge gülümsemiş "ama kaşıkta hiç yağ kalmamış" demiş ve eklemiş:
- Hayat senin bakışınla anlam kazanır. Ya sadece bir noktayı görürsün, hayatın akıp gider, sen farkına varmazsın... Ya da görebileceğin tüm güzelliklerin tam ortasında hayatı yaşarsın, akıp giden zamanın anlam kazanır ... Hayatının anlamı senin bakışlarında gizli.
BEBEĞİM
Bebeğim, siyah güllüm, kırmızı gülüm,
Mor ve beyaz haşhaşları Afyon'un
Kanadı kırılmasın tüm kuşların,
Ah, senin yüzündendir hasretim,
Bebeğim siyah gülüm, kırmızı gülüm...
Dünya fani bir tanem unutma,
Gece bırakır,kendine sabaha,
Bugün sende bir haller var,
Yağmur ıslatır,toprağı,
Daha yaşayacağın gün var...
Aç perdeleri,yüzünü göreyim,
Sen beni görmesende olur,
Bir bakışın için ben ölürüm,
Anla bebeğim sana tutkunum,
Aç gönlümü ben gireyim...
Zeytin ağaçı,portakal bahçesi,
Çıkarım bir gün aydınlığa,
Nişan yüzüğü, takarım parmağına,
Beni hatırlatıyor ,baktıkça ona,
Zeytin ağaçı,portakal bahçesi...
Zambaklar açar renk renk,
Vardır her çiçekte ahenk,
Bir rüzgar söndürür mumu,
Işıksız yaşar mı gönlüm,
Zambaklar açar renk,renk...
Ellerin ellerin ince narin,
Bir gelin çiçeğine benziyor gibi,
Ellerinden belli olur,seven insan,
Denizin dibinde olur yosun,
Ellerin ellerin ince narin...
Zaman ne de çabuk geçer,
Gece yarısı söner lambalar,
Uyu da büyü,yavru ceylanım,
Bakma bana tuhaf tuhaf,
Ne zaman biçilir yulaf?
Akşamları gelir martı kuşları,
Döner denizlerin üzerinde,
Kimi havada,kimi denizde,
Bana vurma gönül kuşum,
Akşamları gelir martı kuşları...
Ben arar,bulurum seni,
Martı kuşlarının bakışlarında
Hayat doludur,deniz kuşları,
O masum bakışlar gözlerinde,
Ben arar,bulurum seni..
Üzgün üzgün bakma yüzüme,
Henüz dinlemedin türküler,
Benim aşkım sana dar gelir,
En güzel şarkıyı söyler, gelir,
Üzgün üzgün bakma yüzüme...
Artık inan bana sevdamın çiçeği,
Dinle ve kabul et ,aşkımı,
Bir soğuk, bir garip, bir ateş gibi,
Alev alev sardı her yerimi,
Artık inan bana sevdamın çiçeği...
Yağmurdan sonra büyür başak,
Meyvalar sabırla erecek,
Bir gün gözlerin bana gülecek,
Anlarsın ,sevmenin güzelliğini,
Yağmurdan sonra büyür başak...
Altın bilezikler tak kollarına,
Cevap ver,seven kalbime,
Beni sensiz bırakıp kaçma,
Benim aşkına inan,ağlama,
Altın bilezikler tak kollarına..
Bebeğim siyah gülüm, kırmızı gülüm,
Mor ve beyaz haşhaşları Afyon'un
Kanadı kırılmasın tüm kuşların,
Ah, senin yüzündendir hasretim,
Bebeğim siyah gülüm, kırmızı gülüm...
PAYLAŞ
Önce sıcak tuzlu suda ayaklarımızı bekletelim.
Sonra 3-4 aspirini dövüp vazelinin içine katıp karıştıralım.2-3 damla limon suyu katalım.Eğer limon kabuğu varsa atmayalım.İç tarafıyla ayağımızı ovalım.Sonra hazırladığımız karışımdan ayağımıza sürelim. özellikle topuk taraflarına sürelim.Nemli bir tülbentle ayaklarımızı saralım.Biraz bekleyip streç flimle saralım.
Bu işlemi yatacağınız vakit yapıp sabah çıkartalım.Ayaklar pamuk gibi oluyor.
bilgilendirmek için PAYLAŞALIM LÜTFEN
SEVEN ADAMLA PAPATYA
Sevgisiz insan, bir gün şans eseri bir çiçek
bahçesinde bulmuş kendini, bahçedeki
çiçekleri hiç düşünmeden ilerlemiş bir süre.
Bir düzlüğün ortasında mola vermiş bir ara.
Etrafına bakmış bir süre, hiç bir çiçek
bir şey ifade etmemiş ona. Sonradan yıkılan
bir ağaç görmüş ve onun yanında bir papatya.
Papatya kendinden emin, o köşede yıkılan
ağacın yanında çıkan rüzgara göğüs geriyormuş.
Papatya o kadar güzelmiş ki...Sevgisiz insan
sevgiyi tanımış. Buna şaşırmış. Alışamamış,
ne yapması gerektiğini bilememiş. Pek tabii
bildiğini sanmış... Papatyayı sevmiş, okşamış,
rüzgar ona zarar vermesin diye araya girmiş
oturmuş... Papatya bir süre tekrar dikleşmiş.
Papatyanın zarar görmesinden öylesine
korkuyormuş ki, böylesi bir güzelliğin sonsuza
dek sürmesini, o kadar çok istiyormuş ki...
Papatyanın, ellerine dokunduğu her an, onu
hissettiği her an kendini dünyanın en mutlu
insanı hissediyormuş... Sevgiyi öğrenen adam,
gerek papatyayı korumak için gerekse ona olan
doyumsuzluğundan dolayı papatyayı koparmayı
ve yanına almayı istemiş. Onu bu bahçeden
koparmak ona çok doğru gelmiş çünkü, onu
yanında hep koruyabilecek, sevebilecekmiş.
Papatyayı hiç düşünmeden çekmiş,
koparmaya çalışmış, papatya buna direnmiş,
direnmiş. Seven adam anlayamamış
bu direnci, daha da güçle yüklenmiş papatyaya.
Aklı o zaman neredeymiş, kim bilir...
Papatya gün geçtikçe solmuş, solmuş...
Adamın gölgesi onu öyle bir kapıyormuş ki,
soluk almasını engelliyormuş. İşin garibi
adam bunu görsede anlayamıyormuş,
papatya soldukça üzerine daha çok titriyor,
iyice kapıyormuş güneşini. Sevmeyi yanlış
öğrenen adam, en sonunda dayanamamış
ve papatyayı tüm gücüyle kendine çekmiş.
Tüm dünyaya ne mutlu.. Ve o salak adama
ne mutlu ki, papatya herşeye rağmen
direnebilmiş gücü kalmasa da. Ama bu
direniş o kadar büyük bir güç gerektirmiş ki,
o herşeyden çok sevdiği papatya boynu bükük
kalmış... Seven adam işte o noktada her şeyi
görmüş ve anlamış, yaptığının acısı ona
öyle bir koymuş ki, sendeleyip yere düşmüş.
Hayatında tanımadığı acıyı çekmiş adam.
Hayatta kendini ilk defa haksız, ilk defa
bencil, ilk defa küçük hissetmiş. Ağlamak
para etmezmiş, üzülmekte. Güneş de
hemen fayda etmezmiş papatyaya.
Sevmiş adam, bir çiçeğe nasıl davranması
gerektiğini görmüş gözündeki perdeler
kalkınca... Ağlayarak çiçeğin yanında durmuş,
rüzgara karşı kendini siper etmiş yine ama
çiçeği ne koparmaya çalışmış bir daha, ne de
üzerinde gölge etmeye... Papatya, tekrar mutlu
bir şekilde bütün asilliğiyle ve gücüyle dimdik
ayakta durana kadar bekleyecekmiş öylece,
yakınında olacakmış çünkü, çiçeğin ona ihtiyacı
olacağı bir zaman olursa o da o anda çiçeğinin,
papatyasının yanında olacakmış. Seven adam,
papatya onu bir daha hiç sevmese bile, onu
sonsuza dek sevecekmiş, çiçek isterse uzakta,
çiçek isterse yakında... Çünkü seven adam için
değerli olan tek şey varmış, o da çayırda
tek başına ayakta durmaya çalışan eşi benzeri
olmayan güzellikteki o tek papatya
29 Mayıs 2014 Perşembe
AYRILMAYALIM
İçimde bir sevda var,
Yerli yersiz içimde korkular,
Anlasam benim olacağını yar,
Dağılacak kap kara bulutlar ...
Senle güzel olsun anılar,
Kalsın tek başına ayrılıklar,
Yaşasın ,masmavi denizler,
Kaybolmasın yeşil koylar...
Hadi o zaman gidelim,
Biz gidelim,açılalım,
Yürü çabuk olalım ,
Güzel olacak bu yaz,
Bu dediklerimi yaz...
Herkes hata yapamaz mı?
Bağışlamak güzel değil mi?
Ne kötü günümüz kalır,
Mutlulukla sarıl bana,
Sarıl bana ,ayrılmacasına,
Hadi o zaman kalk bana gel,
Yürü koş bana koş gel,
Ne yaptıysan affet gel,
Beni seveceksen gel...
Yanma benim aşkımdan,
Yerli yersiz içimde korkular,
Anlasam benim olacağını yar,
Dağılacak kap kara bulutlar ...
Senle güzel olsun anılar,
Kalsın tek başına ayrılıklar,
Yaşasın ,masmavi denizler,
Kaybolmasın yeşil koylar...
Hadi o zaman gidelim,
Biz gidelim,açılalım,
Yürü çabuk olalım ,
Güzel olacak bu yaz,
Bu dediklerimi yaz...
Hadi o zaman hazırlan,
Yürü koş toparlan,
Yürü koş toparlan,
Gideceğiz biz aman,
Mutluyuz biz aman...
Herkes hata yapamaz mı?
Bağışlamak güzel değil mi?
Ne kötü günümüz kalır,
Nede büyük acılar..
Mutlulukla sarıl bana,
Sarıl bana ,ayrılmacasına,
Sevelimiz birbirimizi,
Unutalım gitsin kederlerimizi..
Hadi o zaman kalk bana gel,
Yürü koş bana koş gel,
Ne yaptıysan affet gel,
Beni seveceksen gel...
Yanma benim aşkımdan,
Yürü koş gel bana sen,
Mutluluk bizim olsun,
Ayrılmayalım hiç bir zaman...
BİRGÜN
Bir kenara yaz,ayrıldığımızı yaz,
Beni ara ayrıldığımız bu yaz,
Bahçende açar ,vişne kiraz,
Unutma geçen günü bensiz,
Günleri bir kenara yaz...
Gelemem,bekleme hiç bir yaz,
Geçer,gider bu da gül biraz,
Seveni öldür,sakın bırakma,
Sen de yanarsın birgün bana,
Yaptıkların kalmaz yanına ...
Geçmişi unutup yarına dalma,
Mazlumun ahını sakın alma,
Biri ağlarken gülen olma,
Bırakılıp unutulursın ,unutma...
Yarına kalır salma aldattığın,
Acı döner,seni bulur bakarsın,
Ayrılık acısı çekersin gün ve gün,
Sen de terkedilirsin ,birgün....
Beni ara ayrıldığımız bu yaz,
Bahçende açar ,vişne kiraz,
Unutma geçen günü bensiz,
Günleri bir kenara yaz...
Gelemem,bekleme hiç bir yaz,
Geçer,gider bu da gül biraz,
Seveni öldür,sakın bırakma,
Sen de yanarsın birgün bana,
Yaptıkların kalmaz yanına ...
Geçmişi unutup yarına dalma,
Mazlumun ahını sakın alma,
Biri ağlarken gülen olma,
Bırakılıp unutulursın ,unutma...
Yarına kalır salma aldattığın,
Acı döner,seni bulur bakarsın,
Ayrılık acısı çekersin gün ve gün,
Sen de terkedilirsin ,birgün....
AŞK DEĞİL Mİ BAŞA BELA
Aşk değil mi başa bela?
Don't fall in love with baby
Biz değil miydik deli gibi seven,
Ayrılık bizim için ölüm deyen,
Sen değil miydim sevgili?
Hani ne oldu bize neden ayrıldık,
Böylesine severken bir birimizi?
Sensiz yapamam diyen sen,
Beni bırakıp giden sen değil misin sen?
Aşk değil mi başa bela?
Don't fall in love with baby...
Eğer ayrılırsak yaşayamam deyen ,
Hani ne oldu da başka sevdalara giden?
Sensiz yapamam diye ağlayan sen,
Başka sevdalarda gülen değil misin?
Bırakıp giden sendin sen yar,
Ama artık sevdim diyenlere inanmam,
Ne sevdaymış yalansın yalan,
Elveda ettim aşka ve sevgiye.
Aşk değil mi başa bela?
Don't fall in love with baby...
Yıkılan ben,gülen sen,
Eskiyi unutup barışamam ben,
Bana yaptıklarını unutamam ben,
Küle dönmüş kalbimi ,
Yeniden yakamam ben...
Yıkılan ben,gülen sen,
Eskiyi unutup barışamam ben,
Gönül soğumuş senden,
Yeniden sev diyemem ben...
Hani unutmak kolay olsa ,
Bana yaptıklarını yar senin ,
Zamanı durdurup silemem ben,
Kötü günleri tekrar yaşayamam ben...
Aşk değil mi başa bela?
Don't fall in love with baby...
O günlere dönemeyiz biz,
Ağlasak da gülmeyiz biz,
Yine aşık olamayız biz,
Hatayı hatayla örtemeyiz biz,
Aşk değil mi başa bela?
Don't fall in love with baby...
Don't fall in love with baby
Biz değil miydik deli gibi seven,
Ayrılık bizim için ölüm deyen,
Sen değil miydim sevgili?
Hani ne oldu bize neden ayrıldık,
Böylesine severken bir birimizi?
Sensiz yapamam diyen sen,
Beni bırakıp giden sen değil misin sen?
Aşk değil mi başa bela?
Don't fall in love with baby...
Eğer ayrılırsak yaşayamam deyen ,
Hani ne oldu da başka sevdalara giden?
Sensiz yapamam diye ağlayan sen,
Başka sevdalarda gülen değil misin?
Bırakıp giden sendin sen yar,
Ama artık sevdim diyenlere inanmam,
Ne sevdaymış yalansın yalan,
Elveda ettim aşka ve sevgiye.
Aşk değil mi başa bela?
Don't fall in love with baby...
Yıkılan ben,gülen sen,
Eskiyi unutup barışamam ben,
Bana yaptıklarını unutamam ben,
Küle dönmüş kalbimi ,
Yeniden yakamam ben...
Yıkılan ben,gülen sen,
Eskiyi unutup barışamam ben,
Gönül soğumuş senden,
Yeniden sev diyemem ben...
Hani unutmak kolay olsa ,
Bana yaptıklarını yar senin ,
Zamanı durdurup silemem ben,
Kötü günleri tekrar yaşayamam ben...
Aşk değil mi başa bela?
Don't fall in love with baby...
O günlere dönemeyiz biz,
Ağlasak da gülmeyiz biz,
Yine aşık olamayız biz,
Hatayı hatayla örtemeyiz biz,
Aşk değil mi başa bela?
Don't fall in love with baby...
28 Mayıs 2014 Çarşamba
MEVSİM YAZ
MEVSİMLERDEN YAZ ,
NE OLURSUN GEL BİRAZ,
BAHÇEMDE VİŞNE KİRAZ,
BENİ SEVDİĞİ YAZ ,YAZ...
BURADA SANA VAR SEVDALAR,
BURADA SANA VAR HASRETLER,
BURADA SANA VAR KAVUŞMALAR
SENSİZ OLMAZ YAZ,
GELSEN BANA BİRAZ,
KİME EDEYİM NAZ,
SEN VARSIN YAZ...
NE OLURSUN GEL BİRAZ,
BAHÇEMDE VİŞNE KİRAZ,
BENİ SEVDİĞİ YAZ ,YAZ...
BURADA SANA VAR SEVDALAR,
BURADA SANA VAR HASRETLER,
BURADA SANA VAR KAVUŞMALAR
SENSİZ OLMAZ YAZ,
GELSEN BANA BİRAZ,
KİME EDEYİM NAZ,
SEN VARSIN YAZ...
BEBE BİSKÜVİLİ PASTA
200 GR MARGARİN
1 SU BARDAĞI UN
4 SU BARDAĞI SÜT
1 SU BARDAĞI ŞEKER
20 ADET MUZLU BEBE BİSKÜVİSİ
ÜZERİ İÇİN:
3/5 SU BRDAĞI SÜT
BİR PAKET KAKAOLU PUDİNG
YAPIMI:
MARGARİNİ ERİT.UNU EKLEYEREK UN KOKUSU ÇIKANA KADAR KAVUR.DAHA SONRA SÜT VE ŞEKERİ İLAVE EDEREK MUHALLEBİ KIVAMINDA PİŞİR.VANİLYAYI EKLE.MİKSERDEN GEÇİR.İNCE DÖVÜLMÜŞ BEBE BİSKÜVİSİNİ İLAVE ET.MUHALLEBİYE DÖK.KAKAOLU PUDİNGİ PİŞİR.ÜSTÜNE DÖK.BUZDOLAPDA DONDUR.SOĞUK SERVİS YAP.
DOĞUM GÜNÜ PASTASI
KEK:
150 GR MARGARİN
1 SU BARDAĞI ŞEKER
3 YUMURTA
1+1/4 SU BARDAĞI UN
1,5 ÇAY KAŞIĞI KABARTMA TOZU
2 ÇORBA KAŞIĞI KAKAO
2 ÇORBA KAŞIĞI SÜT
YAĞLI KAĞIT
İÇİ:
1
1 PAKET ÇİKOLATALI KREM ŞANTİ
SÜSLEME:
1 PAKET BİTTER ÇİKOLATA
1 PAKET FISTIKLI ÇİKOLATA
KEK MALZEMELERİMİZİ BİR KABA KOYARAK MİKSERLE ÇIRPALIM.YAĞLI KAĞIT SERİLİ FIRIN TEPSİSİNE DÖKEP ÜSTÜ KIZARANA KADAR PİŞİRELİM.
KEKİMİZİ İKİYE KESELİM. BİR ÇAY BARDAĞI SÜTLE ISLATALIM.KREM ŞANTİYİ TARİFDEKİ GİBİ HAZIRLAYALIM.ÇİKOLATALARI BENMARİ USULÜ ERİTELİM.(BÜYÜK TENCEREYE SU KATIP KÜÇÜK TENCEREYE OTURTALIM. ÇİKOLATALARI KIRIP ERİYİNCEYE ALALIM)KEKİN BİR KATINA HAZIRLADIĞIMIZ KREM ŞANTİYİ SÜRELİM.ÜZERİNE DİĞER KEKİ KOYALIM.KREM ŞANİYİ SÜRELİM.ÇİKOLATALRIMIZI SÜRELİM.DOLAPDA SOĞUSUN.SOĞUK SERVİS YAPALIM.
27 Mayıs 2014 Salı
YUMUŞAK PAN KEK
2 ADET YUMURTA(SARISI VE BEYAZI AYRILACAK)
1/2 SU BARDAĞI SÜT
1 TATLI KAŞIĞI ŞEKER
TUZ
1 SU BARDAĞI UN
PİŞİRMEK İÇİN SANAYAĞ YADA TEREYAĞ
SERVİS SIRASINDA KULLANILMAK ÜZERE ;REÇEL,BAL,ÇİKOLATA
YAPIMI:
YUMURTALARI AYIR.BEYAZA BİR FİSKE TUZ ATARAK MİKSERDE ÇIRP.YUMURTA SARILARINI DA ŞEKER KATARAK MİKSERDE ÇIRP.SÜTÜ VE UNU AZAR AZAR EKLEYEREK HAMUR KABARTMA TOZUNU DA EKLEYEREK MİKSERDE ÇIRP.YUMURTA BEYAZLARINDA EKLEYEREK SPATULA YARDIMIYLA KARIŞTIR.TEFLON TAVAYI BİR YEMEK KAŞIĞI SANAYAĞI KAT.KISIK ATEŞDE HAMURLU KARIŞIMDAN KAŞIK KAŞIK ALARAK TAVAYA KAT.PANKEKLERİ ÜSTÜ KIZARINCA ARKALI ÖNLÜ KIZARTIN.TÜM İŞLEMİ HAMUR BİTİNCEYE KADAR YAPIN.SICAK SERVİS YAPIN.
LEĞEN KÖMBESİ
1 KG UN
1 PAKET YAŞ MAYA
YETERİ KADAR
PEKMEZ 2 SU BARDAĞI
YAPIMI:
MAYAYI 1 BARDAK ILIK SUYA 10 DK BEKLETİP KARIŞTIRARAK ERİT.UNU HAMUR YOĞURMA KABINA ALARAK ORTASINI AÇ.MAYAYI ORTAYA KOYARAK AZAR AZAR SU İLAVESİYLE KULAK MEMESİ YUMUŞAKLIĞINDA YOĞUR.ÜSTÜNE BEZ ÖRTEREK KABARMAYA BIRAK.HAŞHAŞI PEKMEZLE KARIŞTIRARAK HARCI HAZIRLA.HAMURDAN YUMURTA BÜYÜKLÜĞÜNDE PARÇA KOPAR.UNLU DÜZ ZEMİNE TABAK BÜYÜKLÜĞÜNDE AÇ.ÜZERİNE HAŞHAŞLI HARÇDAN SÜR.UZUN KENARDAN BAŞLAYARAK RULO ŞEKLİNDE SAR.YAĞLANMIŞ FIRIN TEPSİSİNE DİZ.TEPSİNİN ÜZERİNİ ÖRTEREK ILIK ORTAMDA 1 SAAT DİNLENDİR.ÖNCEDEN AÇILAN FIRINDA ÜSTLERİ KIZARANA KADAR PİŞİR.
DOĞUM GÜNÜ HEDİYESİ
Genç adam arabasına doğru yürüyordu.Uzun boylu ,ne zayıf ne şişmandı.Elindeki telefonla konuşmaya başladı:
-Hazır mısın seni aynı saatte ve yanı yerde bekleyeceğim.Ben birazdan çıkarım.Fazla geç kalmam.diyerek arabasına geldi.Onun sevdiği kırmızı güllerden bir demet aldı.Kuyumcuya uğrayıp melek resimli ufak ama o kadar şirin ve güzel bir kolye de aldı.
Kadın sabahdan kalktı.Güzel bir duş alıp hazırlanmaya başlamışdı ki telefonla yani onunla konuşmuşdu.
Gözlerinden mutluluk okunuyordu.Kendine ve gözlerine yakışan mavi renkli ve hafif işlemeli ve taşlı elbiseyi giydi.Saçlarını topladı.Gözlerine hafif rimel çekti.Dudaklarına pembe ruj sürdü.Onu beklemeye başladı.Biliyordu.Hep aynı zamanda ve vaktinde gelirdi. Neredeyse onu hiç bekletmemişdi.bunca zaman ve sene..
Kapının çalınışıyla düşüncelerinden kurtuldu.Evet o gelmiş kendisini bekliyordu.
Genç adam elinde ki kırmızı gülleri uzattı:
-Kırmızı gülleri sevdiğimi unutmamışsın.Çok teşekkür ederim.dedi.Kıkırdayarak gülleri aldı.Üzerinde saçaklı ve güllerle işlemeli mavi bir şal vardı.Genç adam onun elinden tutarak arabaya kadar eşlik etti.
-Buyursunlar efendim,diyerek kapıyı ona açdı.
Yol boyunca birbirlerini ne kadar sevdiklerini ve çok özlediklerini anlatıp durdular.Daha sonra yemek yiyecekleri çok lüks bir restorana geldiler.Genç adam kadının elini tutuyor.Ona adeta yol gösteriyordu.Daha sonra beyaz ve kırmızı güllerle süslü bir masaya oturdular.Masa ve masadaki yemekler çok güzel gözüküyordu.
Kadın delikanlıya gülerek :
-Tüm hazırlıklar benim için mi diye sordu?Sonra karın sana kızmasın dedi.
-Tabii ki senin için sen herşeyin en iyisine ve güzeline layıksın diyerek kadının ellerini öpüyordu.
-Demek doğum günümü unutmamışsın?
-A aaaa sen benim hayatım,sen benim canımsın nasıl unutabilirim? Diyerek genç adam cevap verdi.
Genç kadın yatakdan kalktı,baktı ki eşi yok.Şaşırmışdı.Aramak istedi.Belki işi var çıkmışdır.diye fazla önemsemedi.Nasıl olsa eşi ona ve oğluna deliler gibi aşıkdı.Genç kadın Banyoya girdi.Hafif bir duş alarak kendine gelmeye çalışdı.Birden telefonu çaldı.Arayan arkadaşı İremdi.Kendi kendine :
Şimdi onunla konuşup moralimi bozamam dedi.İrem hep ona zarar verip kafasını karıştırırdı.Telefon susdu.Oğlunun odasına gitti.bakdı mışıl mışıl uyuyordu yaramaz.Ben kahvaltıyı hazırlayayım.Belki o zamana kadar uyanır.Diyerek odadan çıktı.Mutfağa kahvaltı hazırlamaya gitti.Çayı ocağa koydu.Kahvaltılıkları çıkardı ve masaya yerleştirmeye başlamışdı ki telefonu yeniden çalmaya başladı.Arayan yine İrem'di.Telefonu eline aldı.Açdı ve konuşmaya başladı.
-Günaydın İrem dedi,
Karşıdanda günaydın dedi.
-Hayrola sabah sabah ?
-Ya canım nasıl söylücem bilemiyorum,ama sana da yalan söyleyemem.Senin Ünal'ı gördüm.Yanında bir kadınla Balkan lokantasına giriyordu.Seni uyarmak için ayardım.İstersen git .Kendi gözlerinle gör.
Aysun,Aysun iyi misin diyerek telefon kapandı.Genç kadın duydukları karşsında çok şaşırmışdı.Oğlu Hamza'yı uyandırdı.Mutfağa koşarak gitti .Çayın altını kapattı.Hemen çabuk hazırlandı.Oğlunun da giyimine yardım edip evden çantasını ve arabasının anahtarlarını alıp çıktılar.Yol boyunca genç kadın sinirinden nerdeyse ağlayacak gibiydi.Oğlu da ona kuşkuyla bakmaya başlamışdı.Çocuk:
-Anne,anne ne oldu yoksa babama mı bir şey oldu?Diyerek kadına şaşkınca bakınca kadın kendini toparladı.
-Hayır yok oğlum başım biraz ağrıyor.Diyerek düşüncelerinden kurtulmaya çalışdı.Restoranın önüne doğru gelince bir park yeri bulup arabasını genç kadın parketmişdi.
Genç adam elindeki hediye paketini vermek için kadına :
-Gözlerini yum eline aç dedi.
Kadın:
Biran naz yaparak:
-Neden diye sordu?
Gözlerini kapattı.
Elini açıyordu ki bir çığlık kopdu.
Genç adam şaşırmışdı.Karşısında eşi ve oğlu vardı.Genç kadın öfke ve kin doluydu.
-Bu ne demek oluyor, bu kadında kim ?diye sordu.
Genç adam :
-Sen burda olduğumu nerden öğrendin,hem burda ne arıyorsun?
-Bakıyorum ki rahatın ,bozuldu.Dedi genç kadın ,genç adama.
Kadın genç kadına :
-Evladım sen bizi yanlış anladın,ben Ünal'ın annesiyim ,deyince genç kadın ne yapacağını şaşıdı.
Kekeleyerk :
-Ünal bana annesinin öldüğünü söylemişdi.
-Kızım ben eşimden ayrılmışdım.Eşim oğlumu benden kaçırıp başka şehre yerleşdi.Ondan haber alamıyordum.Biliyorsun Ünal'ın babası 5 sene önce vefat etmeden önce bana herşeyi anlatan bir mektup yazıp onun yerini söyledi.Hatta onada mektup yazıp herşeyi anlatıp kendisini affetmesini istemiş.Ünal da sen öldü biliyor deyince biz de sene de bir gün sadece benim doğum günlerimdegörüşmeye başladık.Seni ve torunumu üzdüysem özür dilerim.Ben kalkayım.dedi.
Genç kadın :
-Asıl ben sizden özür dilerim.Doğum gününüzü mahvettiğim için, diyerek kadına sarıldı.
Genç kadın :
-Ünal'ın annesi benim de annem sayılır.Ne olursun bizimle yaşa diyerek kadının ellerini tuttu.Hep beraber kahvaltı etmek için sofraya iki kişilik kahvaltı menüsü da istediler.Ünal annesine aldığı hediyeyi verdi.Kadın torunun elinden tutarak masadan kalkı.Hepsini de çok mutluydu.
Kadın:
-Hayatımda aldığım en güzel doğum günü hediyesi bu ,diyerek birbirine sarıldılar.
-Hazır mısın seni aynı saatte ve yanı yerde bekleyeceğim.Ben birazdan çıkarım.Fazla geç kalmam.diyerek arabasına geldi.Onun sevdiği kırmızı güllerden bir demet aldı.Kuyumcuya uğrayıp melek resimli ufak ama o kadar şirin ve güzel bir kolye de aldı.
Kadın sabahdan kalktı.Güzel bir duş alıp hazırlanmaya başlamışdı ki telefonla yani onunla konuşmuşdu.
Gözlerinden mutluluk okunuyordu.Kendine ve gözlerine yakışan mavi renkli ve hafif işlemeli ve taşlı elbiseyi giydi.Saçlarını topladı.Gözlerine hafif rimel çekti.Dudaklarına pembe ruj sürdü.Onu beklemeye başladı.Biliyordu.Hep aynı zamanda ve vaktinde gelirdi. Neredeyse onu hiç bekletmemişdi.bunca zaman ve sene..
Kapının çalınışıyla düşüncelerinden kurtuldu.Evet o gelmiş kendisini bekliyordu.
Genç adam elinde ki kırmızı gülleri uzattı:
-Kırmızı gülleri sevdiğimi unutmamışsın.Çok teşekkür ederim.dedi.Kıkırdayarak gülleri aldı.Üzerinde saçaklı ve güllerle işlemeli mavi bir şal vardı.Genç adam onun elinden tutarak arabaya kadar eşlik etti.
-Buyursunlar efendim,diyerek kapıyı ona açdı.
Yol boyunca birbirlerini ne kadar sevdiklerini ve çok özlediklerini anlatıp durdular.Daha sonra yemek yiyecekleri çok lüks bir restorana geldiler.Genç adam kadının elini tutuyor.Ona adeta yol gösteriyordu.Daha sonra beyaz ve kırmızı güllerle süslü bir masaya oturdular.Masa ve masadaki yemekler çok güzel gözüküyordu.
Kadın delikanlıya gülerek :
-Tüm hazırlıklar benim için mi diye sordu?Sonra karın sana kızmasın dedi.
-Tabii ki senin için sen herşeyin en iyisine ve güzeline layıksın diyerek kadının ellerini öpüyordu.
-Demek doğum günümü unutmamışsın?
-A aaaa sen benim hayatım,sen benim canımsın nasıl unutabilirim? Diyerek genç adam cevap verdi.
Genç kadın yatakdan kalktı,baktı ki eşi yok.Şaşırmışdı.Aramak istedi.Belki işi var çıkmışdır.diye fazla önemsemedi.Nasıl olsa eşi ona ve oğluna deliler gibi aşıkdı.Genç kadın Banyoya girdi.Hafif bir duş alarak kendine gelmeye çalışdı.Birden telefonu çaldı.Arayan arkadaşı İremdi.Kendi kendine :
Şimdi onunla konuşup moralimi bozamam dedi.İrem hep ona zarar verip kafasını karıştırırdı.Telefon susdu.Oğlunun odasına gitti.bakdı mışıl mışıl uyuyordu yaramaz.Ben kahvaltıyı hazırlayayım.Belki o zamana kadar uyanır.Diyerek odadan çıktı.Mutfağa kahvaltı hazırlamaya gitti.Çayı ocağa koydu.Kahvaltılıkları çıkardı ve masaya yerleştirmeye başlamışdı ki telefonu yeniden çalmaya başladı.Arayan yine İrem'di.Telefonu eline aldı.Açdı ve konuşmaya başladı.
-Günaydın İrem dedi,
Karşıdanda günaydın dedi.
-Hayrola sabah sabah ?
-Ya canım nasıl söylücem bilemiyorum,ama sana da yalan söyleyemem.Senin Ünal'ı gördüm.Yanında bir kadınla Balkan lokantasına giriyordu.Seni uyarmak için ayardım.İstersen git .Kendi gözlerinle gör.
Aysun,Aysun iyi misin diyerek telefon kapandı.Genç kadın duydukları karşsında çok şaşırmışdı.Oğlu Hamza'yı uyandırdı.Mutfağa koşarak gitti .Çayın altını kapattı.Hemen çabuk hazırlandı.Oğlunun da giyimine yardım edip evden çantasını ve arabasının anahtarlarını alıp çıktılar.Yol boyunca genç kadın sinirinden nerdeyse ağlayacak gibiydi.Oğlu da ona kuşkuyla bakmaya başlamışdı.Çocuk:
-Anne,anne ne oldu yoksa babama mı bir şey oldu?Diyerek kadına şaşkınca bakınca kadın kendini toparladı.
-Hayır yok oğlum başım biraz ağrıyor.Diyerek düşüncelerinden kurtulmaya çalışdı.Restoranın önüne doğru gelince bir park yeri bulup arabasını genç kadın parketmişdi.
Genç adam elindeki hediye paketini vermek için kadına :
-Gözlerini yum eline aç dedi.
Kadın:
Biran naz yaparak:
-Neden diye sordu?
Gözlerini kapattı.
Elini açıyordu ki bir çığlık kopdu.
Genç adam şaşırmışdı.Karşısında eşi ve oğlu vardı.Genç kadın öfke ve kin doluydu.
-Bu ne demek oluyor, bu kadında kim ?diye sordu.
Genç adam :
-Sen burda olduğumu nerden öğrendin,hem burda ne arıyorsun?
-Bakıyorum ki rahatın ,bozuldu.Dedi genç kadın ,genç adama.
Kadın genç kadına :
-Evladım sen bizi yanlış anladın,ben Ünal'ın annesiyim ,deyince genç kadın ne yapacağını şaşıdı.
Kekeleyerk :
-Ünal bana annesinin öldüğünü söylemişdi.
-Kızım ben eşimden ayrılmışdım.Eşim oğlumu benden kaçırıp başka şehre yerleşdi.Ondan haber alamıyordum.Biliyorsun Ünal'ın babası 5 sene önce vefat etmeden önce bana herşeyi anlatan bir mektup yazıp onun yerini söyledi.Hatta onada mektup yazıp herşeyi anlatıp kendisini affetmesini istemiş.Ünal da sen öldü biliyor deyince biz de sene de bir gün sadece benim doğum günlerimdegörüşmeye başladık.Seni ve torunumu üzdüysem özür dilerim.Ben kalkayım.dedi.
Genç kadın :
-Asıl ben sizden özür dilerim.Doğum gününüzü mahvettiğim için, diyerek kadına sarıldı.
Genç kadın :
-Ünal'ın annesi benim de annem sayılır.Ne olursun bizimle yaşa diyerek kadının ellerini tuttu.Hep beraber kahvaltı etmek için sofraya iki kişilik kahvaltı menüsü da istediler.Ünal annesine aldığı hediyeyi verdi.Kadın torunun elinden tutarak masadan kalkı.Hepsini de çok mutluydu.
Kadın:
-Hayatımda aldığım en güzel doğum günü hediyesi bu ,diyerek birbirine sarıldılar.
26 Mayıs 2014 Pazartesi
SENİNLEYİM
Ne de çok severmişim ,
Seni ben canım,
Sabah kuytularında senin,
Adını sayıklarım, bir tanem...
Zeytin karası gözlerine meftunum,
Ömrüme ömür veren sen,
Sana öyle hasret ki bu yürek,
Boşuna değil sevmelerim,
Ben hala senle varım
Ve hala senle yaşacağım...
Seni ben canım,
Sabah kuytularında senin,
Adını sayıklarım, bir tanem...
Zeytin karası gözlerine meftunum,
Ömrüme ömür veren sen,
Sana öyle hasret ki bu yürek,
Boşuna değil sevmelerim,
Ben hala senle varım
Ve hala senle yaşacağım...
SEN BEN OLMAZSIN
Sen ben olamazsın,
Gönül kapımdaki sevdam idin,
Viran olmuş bağrımda açan son gülümdün,
Bir hiç mi sevdiğin maviliklerin?...
Gülüşüne mi aldandım,yoksa yalan sevdalarına mı?
Yoksa susmalarında ki anlamsızlığa mı?
Halbu ki seninle yaşanacak ne günler vardı,
Ve de bitmeyen sevdalar...
Sen ben olamazsın olmadın zaten,
Seninle başlanayamacak noktalar koyarken,
Hüzünlerim de hep tek kalırken,
Dertlerime derman olmadın,
Uçurumlara attın beni hepden,
Gözyaşımı silemedin sen neden?
Sen beni ummanlara saldın bile bile,
Artık gidiyorum,gideceğim senden,
Ben bir sendim,
Sen de ben olmazsın,
İnan bana hiç bir zaman...
Gönül kapımdaki sevdam idin,
Viran olmuş bağrımda açan son gülümdün,
Bir hiç mi sevdiğin maviliklerin?...
Gülüşüne mi aldandım,yoksa yalan sevdalarına mı?
Yoksa susmalarında ki anlamsızlığa mı?
Halbu ki seninle yaşanacak ne günler vardı,
Ve de bitmeyen sevdalar...
Sen ben olamazsın olmadın zaten,
Seninle başlanayamacak noktalar koyarken,
Hüzünlerim de hep tek kalırken,
Dertlerime derman olmadın,
Uçurumlara attın beni hepden,
Gözyaşımı silemedin sen neden?
Sen beni ummanlara saldın bile bile,
Artık gidiyorum,gideceğim senden,
Ben bir sendim,
Sen de ben olmazsın,
İnan bana hiç bir zaman...
23 Mayıs 2014 Cuma
GİTME SEVDAM
GİTME SEVDAM..
YANIK BİR TÜRKÜ GİBİ DÜŞDÜN YÜREĞİME,
HASRET BIRAKMA, SENİ ,KENDİME,
AĞLATMA BENİ , KARALAR BAĞLATMA BENİ,
BIRAKMA ELLERİMİ,BIRAKMA GÖZLERİMİ,
NEYLEYİM SENİN OLMAYAN ŞEHRİ BEN,
KİM ANLAR SEN OLMAYINCA SENSİZLİĞİMİ,
GİTME SEVDAM ,GİTME NE OLURSUN?
GİTME SEVDAM ...
BIRAKMA VERDİĞİN SÖZÜ HATIRLA,
VURMA HEM BENİ HEM DE KENDİNİ,
BIRAKMA BENİ KARANLIK KUYULARDA,
MUHTAÇ ETME SENİN OLMAYAN ELLERE,
YIKILIRIM BEN ,SENİN GİDİŞİNLE İNAN,
BAYKUŞLAR YUVA YAPMASIN ,GÖNÜL EVİMDE,
DÖKÜLÜR ,GİDİŞİNLE AYAKDA KALAN BEN,
YENİLİRİM HAYATA BEN ,SENİN GİDİŞİNLE,
GİTME SEVDAM GİTME ...
GİTME SEVDAM GİTME ...
BIRAKMA BENİ YALNIZ BAŞIMA,
KIYMA İKİMİZE ,KIYMA BİZE,
YENİK DÜŞÜRME DOSTA ,DÜŞMANA,
BIRAKMA BENİ GECENİN KOLLARINA,
BIRAKMA BENİ SENSİZ SABAHLARA,
BIRAKMA BENİ UMUTSUZLUĞUN YOLLARINA,
MADEM Kİ BIRAKIP GİDECEKSİN,
SON KEZ İLMEĞİ TAK BOYNUMA,
BİTİR İŞİMİ ÖYLE GİT ,GİDECEKSEN
AĞLAMA SAKIN ARDIMDAN,
BEN SONSUZLUĞA GİDERKEN....
SENLE
Güldürme beni ey Güneş bakışlım güldürme....
Söylesene hayata var mısın benimle ?
Gökyüzünde yıldızlara bakmadığım olmadı bir tek günüm..
Taşıdığım yalnızlığı,taşıdım kahrolmağı,
Taşıdım senden kalma günlerin ağırlığını..
Sonsuzluk şöyle dursun geçtim ta ötelere..
Benim olmadı hiç iyi bir günüm..
Benim günlerim hep kötü olsun, seninle hep mutluluk..
Güneşin ,yıldızın ,ayın şahitliği kalsın sana..
Benim yüreğim şahittir seni nasıl sevdiğime inan bana.
Gönül varsın sende imzalasın ,evlilik andını...
Bana düşen seninle yanmak, ve kavrulmak ,
Seninle doğmak dünyaya sil başdan,
Yanacaksa bu gönül, senin yerine,
Sevdam yansın senin ellerinde..
Diyorsun beyaz gülüm,beyaz lalem,
Gözlerin baharlara yağmur olup aksın...
Diyorsun ki var mısın benimle her şeye sen,
Ben hep sendeyim, bırakmadım ki seni hiç bir yere..
Hata bende ,günah bende,sevdim seni delicesine,
Dönüp baksaydın arkana ,görecektin bekleyen beni..
Varım ey yar senle varım hem yaşamaya hem ölüme..................
Varım ey yar varım geri kalan ömrümü sende tamamlamaya...
Güldürme beni Güneş bakışlım güldürme....
Söylesene var mısın hayata benimle ,
Öpüşlerin dudağımda, sıcaklığın ise hala bedenimde..
Savruldu bedenim sensiz,canım yanıyor sen gelmeyince,
Tutundum sana inat hayata ve sensizliğe ...
Ama sensiz olmuyor,sensiz yapamıyorum ben,
Hep sen vardın,hepde sen, senin kokun var ellerimde...
Geçtikçe varsın ömrüm, yeter ki bana dön sen...
Ben sana bağlanmışken böyle delicesine..
Hayallerim seninle,rüyalarım seninle..
Gönlüm senin,özüm sözüm herşeyimsin benim....
Düşüncelerim seninle, umutlarım seninle....
Saniyelerim sen,dakikalarım sen,saatlerim sen,
Sevda yüklü bulutlar sen yağan yağmur ve kar sen...
Uzaklığım sensin, yakınlığım da sensin...
Bir yığın sana yazılmış namelerim sensin...
Şiirlerim seninle,şarkılarım seninle,
Kaybolmuşum senin yokluğunla ben...
Söylesene yar var mısın benimle her şeye sen?
Ben hep senindim,sensiz gidemem başka ellere...
Hata bende ,günah bende sevdim seni delicesine ..
Dönüp baksaydın arkana ,görecektin bekleyen beni..
Varım ey yar senle varım hem yaşamaya hem ölüme..................
Varım ey yar varım geri kalan ömrümü sende tamamlamaya...
Söylesene hayata var mısın benimle ?
Gökyüzünde yıldızlara bakmadığım olmadı bir tek günüm..
Taşıdığım yalnızlığı,taşıdım kahrolmağı,
Taşıdım senden kalma günlerin ağırlığını..
Sonsuzluk şöyle dursun geçtim ta ötelere..
Benim olmadı hiç iyi bir günüm..
Benim günlerim hep kötü olsun, seninle hep mutluluk..
Güneşin ,yıldızın ,ayın şahitliği kalsın sana..
Benim yüreğim şahittir seni nasıl sevdiğime inan bana.
Gönül varsın sende imzalasın ,evlilik andını...
Bana düşen seninle yanmak, ve kavrulmak ,
Seninle doğmak dünyaya sil başdan,
Yanacaksa bu gönül, senin yerine,
Sevdam yansın senin ellerinde..
Diyorsun beyaz gülüm,beyaz lalem,
Gözlerin baharlara yağmur olup aksın...
Diyorsun ki var mısın benimle her şeye sen,
Ben hep sendeyim, bırakmadım ki seni hiç bir yere..
Hata bende ,günah bende,sevdim seni delicesine,
Dönüp baksaydın arkana ,görecektin bekleyen beni..
Varım ey yar senle varım hem yaşamaya hem ölüme..................
Varım ey yar varım geri kalan ömrümü sende tamamlamaya...
Güldürme beni Güneş bakışlım güldürme....
Söylesene var mısın hayata benimle ,
Öpüşlerin dudağımda, sıcaklığın ise hala bedenimde..
Savruldu bedenim sensiz,canım yanıyor sen gelmeyince,
Tutundum sana inat hayata ve sensizliğe ...
Ama sensiz olmuyor,sensiz yapamıyorum ben,
Hep sen vardın,hepde sen, senin kokun var ellerimde...
Geçtikçe varsın ömrüm, yeter ki bana dön sen...
Ben sana bağlanmışken böyle delicesine..
Hayallerim seninle,rüyalarım seninle..
Gönlüm senin,özüm sözüm herşeyimsin benim....
Düşüncelerim seninle, umutlarım seninle....
Saniyelerim sen,dakikalarım sen,saatlerim sen,
Sevda yüklü bulutlar sen yağan yağmur ve kar sen...
Uzaklığım sensin, yakınlığım da sensin...
Bir yığın sana yazılmış namelerim sensin...
Şiirlerim seninle,şarkılarım seninle,
Kaybolmuşum senin yokluğunla ben...
Söylesene yar var mısın benimle her şeye sen?
Ben hep senindim,sensiz gidemem başka ellere...
Hata bende ,günah bende sevdim seni delicesine ..
Dönüp baksaydın arkana ,görecektin bekleyen beni..
Varım ey yar senle varım hem yaşamaya hem ölüme..................
Varım ey yar varım geri kalan ömrümü sende tamamlamaya...
22 Mayıs 2014 Perşembe
16 Mayıs 2014 Cuma
BALKABAĞI DOLMASI(ANTALYA)
BALKABAĞI (4 DİLİM)
TEREYAĞI 4 KAŞIK
1 YEMEK KAŞIĞI NANE
1 YEMEK KAŞIĞI KIRMIZI BİBER
2 SU BARDAĞI YOĞURT
SARIMSAK 2-3 ADET
TUZ
HARÇ MALZEMELERİ:
300 GR KIYMA
2 ADET SOĞAN
SARIMSAK 2-3 DİŞ
TAZE NANE YARIM DEMET
YARIM DEMET MAYDANOZ
1 KAHVE FİNCANI ZEYTİNYAĞI
DOMATES SALÇASI 1 YEMEK KAŞIĞI
1 KAHVE FİNCANI PİRİNÇ
1 TATLI KAŞIĞI TUZ
YAPIMI:
YEMEKLİK DOĞRANMIŞ SOĞANLARI KATIP ZEYTİNYAĞINDA SARARINCAYA KADAR KAVURUP KIYMAYI EKLEYİN.EZİLMİŞ SARIMSAKLARI İNCE KIYILMIŞ MAYDANOZ , NANE VE SULANDIRILMIŞ SALÇAYI,YIKANMIŞ PİRİNÇLERİ ,KARABİBER VE TUZU KATIN.MALZEMELERİ KARIŞTIRIN.
DOLMALARI HAZIRLAMA:
BAL KABAĞININ SERT KISIMLARINI SOYUN.HER DİLİMİ UZUNLAMASINA ÜÇE BÖL.HER BAL KABAĞINI PARÇASINI KOPMAYACAK ŞEKİLDE ORTADAN YARINIZ.TUZLAYIP VE BİBERLEYİN.YARILMIŞ KISIMLARI HAFİF KALDIRARAK İÇİNE KAŞIKLA HARÇDAN DOLDURUN.DOLDURULMUŞ BAL KABAKLARINI FIRIN TEPSİSİNE DİZİN.1 ÇAY BARDAĞI SUYU KATIN.FIRIN KABINI FOLYO SARARAK FIRINDA BALKABAKLARI YUMUŞAYINCAYA KDAR PİŞİRİN.KABAKLARIN PİŞTİĞİNİ ÇATAL BATIRARAK ANLARSINIZ.KABAKLARINI SERVİS TABAĞINA ALIN.ÜZERİNE ÖNCEDEN HAZIRLADIĞIMIZ SARIMSAKLI YOĞURDU DÖKELİM.DAHA SONRA PUL BİBER VE NANE KIZDIRILMIŞ TEREYAĞINI GEZDİRİP SERVİS YAPIN.
GİRİT KÖFTESİ (ÇÖFTEZES)
2 ADET YUFKA
2 SU BARDAĞI ET SUYU
1 SU BARDAĞI HAŞLANMIŞ PİRİNÇ
1 SOĞAN RENDESİ(YADA İNCE DOĞRANMIŞ)
250 GR KIYMA
KARABİBER,KIRMIZI BİBER,SALÇA
1 KAŞIK TEREYAĞ
1 KASE SARIMSAKLI YOĞURT
TUZ
YAPIMI :
YUFKALARI DÖRDE BÖLÜNÜZ.BU PARÇALARI DA DÖRDE BÖLÜNÜZ.DAHA SONRA KIYMA,KIYMA,PİRİNÇ,SOĞAN ,KARABİBER VE TUZ KARIŞTIRIN.HAZIRLANAN HARCI BİR PARÇA YUFKALARA KOYUN.SIKICA SARARAK YAĞLANMIŞ TEPSİYE DİZİNİZ.ÜZERİNE YUMUŞAK TEREYAĞI PARÇLARI KATINIZFIRINDA ÜSTÜ KIZARANA KADAR PİŞİRİN.KIZARINCA ET SUYU VE SALÇAYI KARIŞTIRARAK 10 DK.DAHA PİŞİRİNİZ.SERVİS YAPARKEN ÜZERİNE SARIMSAKLI YOĞURT DÖKEREK KIRMIZI BİBER SERPİP SICAK SERVİS YAPIN.
PORTAKALATA
3 SU BARDAĞI PORTAKAL SUYU
1 SU BARDAĞI SU
2-3 ADET PORTAKAL KABUĞU RENDESİ
6 YEMEK KAŞIĞI ŞEKER
YAPIMI:
İKİ VEYA 3 PORTAKAL KABUĞUNU RENDELEYİNİZ.ÇUKUR KABA KOYARAK ŞEKERİ KARIŞTIR.3-4 SAAT BEKLET.ÜÇ BARDAK TAZE SIKILMIŞ PORTAKAL SUYUNU ÇUKUR BİR KABA KOYARAK ÜZERİNE ŞEKERLİ PORTAKAL KABUĞUNU EKLE.ŞEKER ERİYİNCEYE KADAR KARIŞTIRMA.ŞEKER ERİDİKDEN SONRA TÜLBENTTEN SÜZEREK SÜRAHİYE KOY.BUZDOLAPDA SOĞUTARAK SOĞUK SERVİS YAP.
KABAK ÇİÇEKLİ BULGUR PİLAVI
2 YEMEK KAŞIĞI TEREYAĞ
1 ADET SOĞAN
1 ADET DOMATES
1 SU BARDAĞI BULGUR
1 ADET KABAK
TUZ
BİR ÇİMDİK ŞEKER
YETERİ KADAR SU
YAPIMI:
KABAK ÇİÇEĞİNİN GÖBEĞİNİ VE KABAĞI TEMİZLEYEREK (ALT VE ÜST SAPLARINI)YIKA VE YUVARLAK DOĞRA.SOĞANI YEMEKLİK DOĞRAYARAK TEREYAĞINDA KAVUR.KABAKLARI DA ATARAK ONLARI DA KAVUR.DOMATESİN KABUĞUNU SOYARAK ONUDA YEMEKLİK DOĞRAYARAK KABAĞA KAT.DAHA SONRA BULGUR,KABAK ÇİÇEKLERİ ,TUZ VE ŞEKERİ KAT.BİRAZ DA KAVUR.DAHA SONRA ÜZERİNİ GEÇECEK KADAR SU EKLE.BULGURLAR YUMUŞAYINCAYA KADAR PİŞİR.
12 Mayıs 2014 Pazartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)