Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal
iken, pireler berber iken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar
iken;
Aydede gökyüzünde ıslık çala çala geziyormuş. Onun ıslığını duyan iki yıldız kardeş kendi aralarında konuşmaya başlamışlar. `Bak,` demiş Sarı Yıldız, `Aydede yine çocukları, hayvanları ve ağaçları . korumak için nöbet tutuyor` Beyaz Yıldız da, `Acaba bugün nereye gidiyor, soralım mı?` demiş ve hemen atılmış `Aydede, Aydede beni duyuyormusun` diye bağırmış. Ama Aydede duymamış. Bu sefer Sarı Yıldız ve Beyaz Yıldız birlikte bağırmaya başlamışlar `Aydede, Aydede, lütfen bizi duy` Bu sefer Aydede onları duymuş. `Merhaba sarı Yıldız, merhaba Beyaz Yıldız, ne yapıyorsunuz bu saatte dışarılarda bakayım` demiş. Sarı Yıldız atılmış hemen, `Aydede biz annemizden dışarıda oynamak için izin aldık` demiş. `Tamam, o zaman` demiş Aydede. Sonra Beyaz Yıldız atılmış ve `Aydede, Aydede bu gece nereye gidiyorsun böyle` demiş. Aydede `dün gece Çiçekli Dağ`ın yamacında küçük bir ceylan kaybolmuştu. Onu bulup annesiyle babasına götürmüştüm. Biraz yaramaz bir ceylana benziyordu. Geçerken ona bir göz atmaya gidiyorum` demiş. `İnşallah, başına bir şey gelmemiştir, Aydede` demiş Sarı Yıldız. `Hadi, biz de artık yatmaya gidelim` demiş Beyaz Yıldız. İkisi birden `iyi geceler, Aydede` demişler. Aydede de `iyi geceler çocuklar, tatlı rüyalar` diye cevaplamış onları ve yoluna devam etmiş. Dağa doğru yaklaştığında ağlama sesine benzer bir takım sesler duyduğunu zannetmiş ama tam emin olamamış. Çünkü dağda, sesler, bazen rüzgarın, bazen de yankının şakacılığı yüzünden kulağı yanıltabiliyormuş. Dağın yamaçına iyice yaklaştığında duyduğu seslerin ağlama sesi olduğuna iyice emin olmuş. Hemen seslerin geldiği yöne doğru alçalmış. Bir de ne görsün? Küçük ceylan Çiçekli Dağ`ın vadiye uzanan yamacında bir uçuruma düşmek üzere çırpınıp duruyormuş.. Küçük Ceylan`ın annesi ve babası da aynı uçurumun kenarında yavrularına bakıp ağlıyorlarmış çünkü ellerinden bir şey gelmiyormuş. Sadece `korkma Küçük Ceylan, korkma` diyorlarmış. Küçük Ceylan da korkudan ağlıyormuş çünkü, çok tehlikeli bir yerden düşmüş. Neyse ki, uçuruma değilde, uçurumun hemen kenarındaki bir yarığa düşerek, küçük bir ağaca tutanabilmiş. Ama hareket edemiyormuş; çünkü, ayakta durduğu yer çok darmış. Aydede hemen gökyüzünden süzülerek aşağılara gelmiş ve Küçük Ceylan`ın karşısında durmuş ve `Acaba kim geldiiii` demiş. Küçük Ceylan şaşkınlıkla bağırarak `Aydede, Aydede, yaşasın` diye bağırmış. Aydede bu sefer kaşlarını çatarak `Söyle bakalım küçük yaramaz, bu sefer ne yaptın da buraya düştün` demiş. Bir taraftan da gözleriyle Küçük Ceylan`ın durduğu yeri kontrol ediyormuş Aydede. `Ama Aydede,` demiş Küçük Ceylan, `bu sefer benim hiç suçum yok.` Aydede, `Peki buraya nasıl düştün, yoksa uykudaydın da burada mı uyandın` . demiş. `Ben annemle babama çiçek toplamak için yamaçlara gelmiştim, çok güzel çiçekler topladıktan sonra bir de ne göreyim, en güzel çiçek uçuruma yakın, tehlikeli bir yerde değilmi; ama dikkatli olursam, yavaş hareket edersem ve elimle küçük fidanları tuta tuta gidersem tehlikesiz diye düşündüm. Tam da düşündüğüm gibi oldu. Çok dikkatli hareket ettim, çok yavaş ilerledim, küçük fidanları hiç bırakmadım. Çiçeğin yanına gelince hiç de korktuğum kadar yokmuş diye düşündüm` Aydede merakla, `Eeeeeee ne oldu da düştün o zaman` diye sabırsızlanarak sormuş. `Sabırlı olur musun Aydede anlatıyorum işte` demiş ve devam etmiş Küçük Ceylan, `Çiçeği tam koparacakken rüzgar oyun oynadı benle. Birdenbire bir fırtına çıktı. Kendimi geri çekeyim derken ayağım arkada duran bir taşa çarptı ve dengemi kaybettim. Fırtına da beni savurdu; yuvarlandım. Uçurumdan aşağıya düşerken bu tümsekteki ağaca tutundum ve ayaklarımda tümseğe değdi. Yoksa düşecektim` demiş ve yine korkarak ağlamaya başlamış. Aydede Küçük Ceylan`ı kucağına almış ve `Artık ağlama, geçmiş olsun, çok büyük tehlike atlatmışsın` demiş ` Ama bir daha tehlikeli yerlerde çok güzel şeyler de görsen, annene babana haber vermeden gitmek yok, tamam mı?` diye sormuş. Küçük Ceylan Aydede`ye sarılarak `Tamam Aydedeciğim` demiş ve Aydede Küçük Ceylan`ı annesiyle babasının yanına götürmüş. Küçük Ceylan annesiyle babasına sarılırken `Özür dilerim, bir daha size sormadan tehlikeli şeyler yapmayacağım` demiş. Annesiyle babası çok sevinmişler ve Aydede`ye `Çok teşekkür ederiz Aydede, sen olmasaydın ne yapardık` demişler. Aydede de `Önemli değil canım, beni ne zaman çağırırsanız gelirim, merak etmeyin` demiş. `Hadi, bundan sonra hepiniz daha dikkatli olun, lütfen` demiş ve gökyüzüne doğru yükselmiş. Küçük Ceylan, annesi ve babası Aydede`ye el salladıktan sonra eve doğru yürümüşler. Aydede gökyüzünden bağırmış `İyi geceler Küçük Ceylan, tatlı rüyalar.`
Aydede gökyüzünde ıslık çala çala geziyormuş. Onun ıslığını duyan iki yıldız kardeş kendi aralarında konuşmaya başlamışlar. `Bak,` demiş Sarı Yıldız, `Aydede yine çocukları, hayvanları ve ağaçları . korumak için nöbet tutuyor` Beyaz Yıldız da, `Acaba bugün nereye gidiyor, soralım mı?` demiş ve hemen atılmış `Aydede, Aydede beni duyuyormusun` diye bağırmış. Ama Aydede duymamış. Bu sefer Sarı Yıldız ve Beyaz Yıldız birlikte bağırmaya başlamışlar `Aydede, Aydede, lütfen bizi duy` Bu sefer Aydede onları duymuş. `Merhaba sarı Yıldız, merhaba Beyaz Yıldız, ne yapıyorsunuz bu saatte dışarılarda bakayım` demiş. Sarı Yıldız atılmış hemen, `Aydede biz annemizden dışarıda oynamak için izin aldık` demiş. `Tamam, o zaman` demiş Aydede. Sonra Beyaz Yıldız atılmış ve `Aydede, Aydede bu gece nereye gidiyorsun böyle` demiş. Aydede `dün gece Çiçekli Dağ`ın yamacında küçük bir ceylan kaybolmuştu. Onu bulup annesiyle babasına götürmüştüm. Biraz yaramaz bir ceylana benziyordu. Geçerken ona bir göz atmaya gidiyorum` demiş. `İnşallah, başına bir şey gelmemiştir, Aydede` demiş Sarı Yıldız. `Hadi, biz de artık yatmaya gidelim` demiş Beyaz Yıldız. İkisi birden `iyi geceler, Aydede` demişler. Aydede de `iyi geceler çocuklar, tatlı rüyalar` diye cevaplamış onları ve yoluna devam etmiş. Dağa doğru yaklaştığında ağlama sesine benzer bir takım sesler duyduğunu zannetmiş ama tam emin olamamış. Çünkü dağda, sesler, bazen rüzgarın, bazen de yankının şakacılığı yüzünden kulağı yanıltabiliyormuş. Dağın yamaçına iyice yaklaştığında duyduğu seslerin ağlama sesi olduğuna iyice emin olmuş. Hemen seslerin geldiği yöne doğru alçalmış. Bir de ne görsün? Küçük ceylan Çiçekli Dağ`ın vadiye uzanan yamacında bir uçuruma düşmek üzere çırpınıp duruyormuş.. Küçük Ceylan`ın annesi ve babası da aynı uçurumun kenarında yavrularına bakıp ağlıyorlarmış çünkü ellerinden bir şey gelmiyormuş. Sadece `korkma Küçük Ceylan, korkma` diyorlarmış. Küçük Ceylan da korkudan ağlıyormuş çünkü, çok tehlikeli bir yerden düşmüş. Neyse ki, uçuruma değilde, uçurumun hemen kenarındaki bir yarığa düşerek, küçük bir ağaca tutanabilmiş. Ama hareket edemiyormuş; çünkü, ayakta durduğu yer çok darmış. Aydede hemen gökyüzünden süzülerek aşağılara gelmiş ve Küçük Ceylan`ın karşısında durmuş ve `Acaba kim geldiiii` demiş. Küçük Ceylan şaşkınlıkla bağırarak `Aydede, Aydede, yaşasın` diye bağırmış. Aydede bu sefer kaşlarını çatarak `Söyle bakalım küçük yaramaz, bu sefer ne yaptın da buraya düştün` demiş. Bir taraftan da gözleriyle Küçük Ceylan`ın durduğu yeri kontrol ediyormuş Aydede. `Ama Aydede,` demiş Küçük Ceylan, `bu sefer benim hiç suçum yok.` Aydede, `Peki buraya nasıl düştün, yoksa uykudaydın da burada mı uyandın` . demiş. `Ben annemle babama çiçek toplamak için yamaçlara gelmiştim, çok güzel çiçekler topladıktan sonra bir de ne göreyim, en güzel çiçek uçuruma yakın, tehlikeli bir yerde değilmi; ama dikkatli olursam, yavaş hareket edersem ve elimle küçük fidanları tuta tuta gidersem tehlikesiz diye düşündüm. Tam da düşündüğüm gibi oldu. Çok dikkatli hareket ettim, çok yavaş ilerledim, küçük fidanları hiç bırakmadım. Çiçeğin yanına gelince hiç de korktuğum kadar yokmuş diye düşündüm` Aydede merakla, `Eeeeeee ne oldu da düştün o zaman` diye sabırsızlanarak sormuş. `Sabırlı olur musun Aydede anlatıyorum işte` demiş ve devam etmiş Küçük Ceylan, `Çiçeği tam koparacakken rüzgar oyun oynadı benle. Birdenbire bir fırtına çıktı. Kendimi geri çekeyim derken ayağım arkada duran bir taşa çarptı ve dengemi kaybettim. Fırtına da beni savurdu; yuvarlandım. Uçurumdan aşağıya düşerken bu tümsekteki ağaca tutundum ve ayaklarımda tümseğe değdi. Yoksa düşecektim` demiş ve yine korkarak ağlamaya başlamış. Aydede Küçük Ceylan`ı kucağına almış ve `Artık ağlama, geçmiş olsun, çok büyük tehlike atlatmışsın` demiş ` Ama bir daha tehlikeli yerlerde çok güzel şeyler de görsen, annene babana haber vermeden gitmek yok, tamam mı?` diye sormuş. Küçük Ceylan Aydede`ye sarılarak `Tamam Aydedeciğim` demiş ve Aydede Küçük Ceylan`ı annesiyle babasının yanına götürmüş. Küçük Ceylan annesiyle babasına sarılırken `Özür dilerim, bir daha size sormadan tehlikeli şeyler yapmayacağım` demiş. Annesiyle babası çok sevinmişler ve Aydede`ye `Çok teşekkür ederiz Aydede, sen olmasaydın ne yapardık` demişler. Aydede de `Önemli değil canım, beni ne zaman çağırırsanız gelirim, merak etmeyin` demiş. `Hadi, bundan sonra hepiniz daha dikkatli olun, lütfen` demiş ve gökyüzüne doğru yükselmiş. Küçük Ceylan, annesi ve babası Aydede`ye el salladıktan sonra eve doğru yürümüşler. Aydede gökyüzünden bağırmış `İyi geceler Küçük Ceylan, tatlı rüyalar.`
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder