27 Ocak 2014 Pazartesi
BİR DENİZ FENERİ
BİR DENİZ FENERİ
Okyanusla sonsuza dek komşudur,bir deniz feneri... Okyanus mu ona aşık yoksa bizim deniz feneri mi ona aşık,kimse bilmez neden?Gerçi ikisinin de birbirlerine ihtiyacları vardır.
Okyanus o koskoca su ve bir kücüçük deniz feneri ikisi de birbirlerine yol göstericisi ve vazgeçilmez bir ikili olmuşdur..
Gündüzleri, denizfeneri isyanlarda hem de isyan ... Çünkü yanıbaşındaki biricik sevgilisi,biricik aşkı güneşle haşır neşir ve oynaşmaktdır.Güneş, görünce bizim deniz fenerini unutmaktadır. Deniz feneri ise bu işe çok amam çok kızmaktadır.Hep gece olsun demek de sevgilisi ona kalsın istemektedir.Kimseyle konuşmasını ve görüşmesini istememektedir.Yalnız onu sevsin,yalnız onunla konuşsun ve onunla arkadaşlık yapsın istemektedir.Gecedeki renginin güzelliğini sevmektedir.... Denizfeneri, minicikdir, okyanus ondan daha büyük ve ulaşılmaz olsa da yinede deniz feneri okyanusa aşıktır.Güneşin arkadaşlığını ve okyanusa ilgisini her geçen gün biraz daha kıskanmaktadır...
Geceleri ise denizfeneri, mutluluklar içindedir, gecenin esrarengiz sessizliğinde okyanusun sesiyle daha bir ışık saçmaktadır.. Her ışık saçasında daha fazla ışık saçmaktadır.Denizfeneri zevkten ve aşkından okyanus üzerinde adeta bir kuğu edasıyla dans etmektedir, en uzak yerleri bile ışığıyla aydınlatmaktadır.Daha bir okyanusa sevdalanmakta ve aşık olmaktadır.Bu aşk gerçek bir aşkır.Denizfeneri, gece sadece okyanus için vardır,ve ışık ışık okyanusa aşkından yayılmaktadır ve sevdiğine delice bir bağlanmaktadır.
Gündüzleri denizfeneri yoktur sanki,güneşin ışığından erimektedir.Gündüzleri sevdiğini güneşe vermektedir ve elinden hiçbirşey gelmediği için çok üzgündür. Güneş ise gece olunca yuvasına gizlendiğinden deniz fenerinin aşkından bihaberdir. Bu hissi,duyguyu bilmemektedir.Güneş , gece olunca denizfeneri ile okyanusun aşkından , dansedişlerinden birşey bilmez ve sanki karanlıklar da kaybolmuş gibidir.
Gün bitiminde ve başlangıcında teslim ederler kendi elleriyle sevdiklerini birbirine. Deniz feneri gündüzleri hayata küs ve kırgındır.Güneş ise gecelere kırgın ve küskündür...
Güneşin okyanusla arasına bazen bir engel girer.Bu engel bulutlardır.Kimi zaman güneşi kapatırlar ,güneş sevdiğini görememktedir. Bu işkence güneşi küçültür ve karanlıklara hapseder. Bulutlar hain ve sinsidir.Güneşin elinden sevdiğini almışlardır.Gündüz güneş karanlığa mahkum olduğundan okyanusun yüzünü görememektedir.Güneş ise tüm gücüyle savaşmaya hazırdır, okyanusa için. Güneş,okyanusa dokunmak için o kadar yaklaşır ki, bulutlara bulutlar da, ona sevdiğini göstermemk için savaşırlar.Daha bir karanlık olurlar ve güneşi kapatırlar.Gökyüzü bu şidddete ve karanlığa dayanamaz ve ansızın ağlamaya başlar. okyanus da hasret ve korkudan tirtir titrer. Ve öfkeyle dalgalarını sahile vurar.Güneşin yüzünü görmeye çabalamaktadır.
Okyanus bütün damlaları özlemle kucağına alır, her bir damla ona güneşi hatırlatmaktadır.Onun aşkından okyanus köpük köpük olmaktadır.Gökyüzü ağlar, ağlar ta ki son damlası okyanusa boşaltana kadar. Okyanus damlalarla dahi bir büyür büyür.Büyüdükçe daha bir hacim kazanmakta ve aşkının sevda damlalarıyla daha bir çok yer kaplamaktadır.. Bilemezdi okyanus, her yağmur damlasıyla sevgisi olan güneşin ona bir hediye gönderdiğini.Her yağmur yağdığında okyanus da daha bir kızar ve güneşin kendisinden kaçtığını sanırdı.Onu terkettiğini düşünür,daha bir hırçınlaşır, daha bir dalgalanır ve öfkesinden neler neler yapacağını bilemezdi.Bilmezdi güneşinin ona ulaşmak için savaştığını ve ona yağmur damlalarıyla hediyeler gönderdiğini...
İntikamını deniz fenerinden alırdı okyanus, onun neden gündüz sevgilisi olmadığını defalarca kamçılayarak sorardı deniz fenerine. Dalgalarını büyütür, cevap alamayınca denizfenerinden daha bir nefret ederdi.... Deniz feneri onu teselli edemez ve üzüntüden kahrolurdu. Çünkü o yalnız geceleri vardır ve gerçekden geceleri sevdiğine sevdiğini göstermektedir.Ağlayamazdı denizfeneri, ağlamayı deliler gibi istesede, gözyaşları yokdu gözlerinde. Sevdiğine ulaşmak istesede ulaşamazdı gündüzleri deniz feneri.Öylesine Çaresiz ve üzgündü ki denizfeneri, sadece bir dilek hakkı vardı onun sadece onu dilerdi her zaman.Rüzgarâ yalvarır ve yakarırdı. "Bulutları al buradan ne olursun başka yerere götür." diye, güneşin çıkmasını ve sevgilisine sevgi dolu bakışalrını göndermesini isterdi.
Okyanusunun mutluluğunu isterdi,yalnızca o mutlu olsun derdi. Çünkü tek mutluluğu denizfenerinin sevdiğinin mutlu olmasıdır. Ağlayamaz, naz etmez ve gündüz onu rahatsız etmek istemezdi. Gündüzleri konuşamaz ,hislerini okyanusuna anlatamazdı. Her okyanusun sahilinde bir denizfeneri vardır ve geceleri ona aşkını anlatmaktadır.. Her gece denizfenerleri gemilerle okyanusa olan aşkını haykırırmakda, ümitsizce, yarınlarını hiç düşünmeden okyanusa aşklarını artmaktadır.... Ve her gece hikayelerini anlatmak için okyanus da yüzen gemileri beklemekde ve sonsuza kadar yaşamaktadır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder